YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/21414
KARAR NO : 2015/29985
KARAR TARİHİ : 03.11.2015
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/05/2015
NUMARASI : 2014/68-2015/917
DAVA : Davacı, ücret farkı, ikramiye ile ilave tediye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işveren işçisi olmasına rağmen farklı işverenlerden Sosyal Güvenlik Kurumu giriş çıkışlarının yapıldığını, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, baştan itibaren davalı işveren işçisi olduğunu, ……. üye olduğunu ve üyeliğin işverene bildirildiği tarihten itibaren ödenmeyen toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ücret, ikramiye ve ilave tediye farkı alacaklarının ödetilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının alt işveren işçisi olduğunu, alt işverenlerle yapılan ihalelerin mevzuata uygun olduğunu, muvazaa hususunda yapılan bir inceleme ve tespitte bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizce; davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, işyerinde keşif yapılmış ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı ile dava dışı alt işverenler arasında geçerli ya da muvazaalı bir alt işverenlik ilişkisi olup olmadığı ve buna bağlı olarak davacının başından itibaren davalı işçisi sayılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde, “…asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez…” denilerek alt işverenlik ilişkisinde muvazaaya bağlanan hukuki sonuç açıklanmıştır.
Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
Diğer taraftan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 15. maddesinde “Elektrik enerjisi üretim, iletim ve dağıtım faaliyeti gösteren kamu tüzel kişileri, gerekli hallerde üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işlerini tabi oldukları ihale mevzuatı çerçevesinde hizmet alınması yoluyla yaptırabilirler” denilmiştir.
Seri halinde incelenen dosyalarda davalının elektrik iletim görevini yapan kamu tüzelkişisi olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple 4628 sayılı Kanun’un 15. maddesindeki imtiyazdan yararlanmasında kuşku yoktur. Söz konusu hüküm asıl işin tamamının ya da bir kısmının herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmaksızın alt işverene verilebileceğini öngörmektedir. Bu halde muvazaalı alt işverenlik ilişkisinden ise söz edilemeyecektir. Dairemizce ilk defa 4628 sayılı Kanun’un 15. maddesi konu kapsamında değerlendirilmiş olup, somut olayda davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı, hukuken geçerli bir alt işverenlik ilişkisi bulunduğu sonucuna varılmıştır. Nitekim Yargıtay 7. Hukuk Dairesi de önüne gelen benzer bir davada aynı neticeye ulaşmıştır (Yarg. 7. HD., 2013/23916 esas, 2013/22377 karar sayılı karar). Bu itibarla davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.