Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/21204 E. 2015/29950 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/21204
KARAR NO : 2015/29950
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/03/2015
NUMARASI : 2013/345-2015/85

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine, karşı davacı ise ihbar tazminatı ile maddi tazminat alacaklarının tahsiline ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda; asıl davada ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davanın ise reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.11.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı-karşı davacı adına vekili Avukat G.E.. ile karşı taraf adına vekili Avukat E.K..geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı-karşı davalı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, aylık ücret, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise, müvekkili işverenin maddi tazminat ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı dava bakımından ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının; hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini, tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini, hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını, gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Somut olayda, mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, işverence açılan karşı dava bakımından, önceki hükmün bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 tarihli 2012/13-747 esas ve 2012/84 karar sayılı kararı ile Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği üzere, Yargıtay’ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Mahkemece, bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar, 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesi hükmüne uygun olmalıdır. Mahkemece, bu yön dikkate alınmaksızın, karşı dava bakımından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi hatalı olmuştur. Anılan sebeple, bozmadan önceki hükümde olduğu gibi, karşı davanın reddine karar verilmelidir. Ayrıca, karşı davaya ilişkin verilen hükmün asıl davaya ilişkin verilen hükümden bağımsız olduğu ve tüm yönleriyle bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği nazara alındığında, karşı davada vekalet ücretinin miktarı yönünden yeni bir değerlendirme yapılmaması, bozmadan önceki hükümde olduğu gibi 600,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gereklidir. Bu halde, mahkemece, karşı dava bakımından vekalet ücreti miktarının bozmadan sonra tesis edilen karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre yeniden değerlendirilerek 1.500,00 TL tutarında belirlenmesi hatalıdır.
3-Bozma öncesi verilen kararda, aylık ücret alacağı talebi reddedilmiş, yıllık izin ücreti alacağı ise 3.295,91 TL tutarında hüküm altına alınmıştır. Bozma ilamında, bu yönlere ilişkin bir bozma sebebi yoktur. Bu halde, bozmadan sonra tesis edilen hükümde, usulü kazanılmış hak ilkesine aykırı olacak şekilde, aylık ücret alacağı talebinin kabul edilmesi ve yıllık izin ücreti alacağının 1.483,16 TL tutarında hüküm altına alınması hatalıdır. Anılan sebeple, aylık ücret alacağı talebi reddedilmeli, yıllık izin ücreti alacağı ise 3.295,91 TL tutarında hüküm altına alınmalıdır.
4-Mahkemece, bozma öncesi hükümde fazla çalışma ücreti alacağından, yüzde elli oranında takdiri indirim yapılmıştır. Bozma ilamında indirim oranına ilişkin bir bozma sebebi mevcut olmamasına rağmen, bozmadan sonra tesis edilen hükümde indirim oranının yüzde otuza düşürülmesi hatalı olmuştur.
5-Bozmadan sonra tesis edilen hükmün gerekçesinde, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarında, takdiri indirimin yüzde otuz oranında uygulandığı belirtilmiş ve hüküm fıkrasında da benzer açıklamaya yer verilmiş ise de, hüküm altına alınan miktarların söz konusu açıklamayla uyumlu olmadığı görülmektedir. Öncelikle bu yön, hüküm gerekçesi ve sonucu arasında çelişkiye sebebiyet verilmesi bakımından hatalıdır. Diğer taraftan, bozma öncesi hükümde söz konusu alacaklarda, yüzde elli oranında takdiri indirim uygulanmış olup, bozma ilamında bu orana ilişkin bir bozma sebebinin mevcut olmaması nazara alındığında indirimin yüzde elli oranında uygulanması gereklidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı-karşı davalı lehine takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı-karşı davacıya yükletilmesine, davalı-karşı davacı lehine takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.