Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/21051 E. 2015/26737 K. 06.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/21051
KARAR NO : 2015/26737
KARAR TARİHİ : 06.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2015
NUMARASI : 2015/19-2015/254

DAVA : Davacı, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacılar vekili, 10.07.2010 ödeme tarihli ve 4.400,00 TL bedelli senedin işçilik alacaklarına karşılık olarak davalı işçiye verildiğini, işçi tarafından senedin icra takibine konulduğunu, ancak 14.07.2010 tarihinde davalı işçiye senede karşılık 2.000,00 TL ödendiğini, bu sebeple 4.400,00 TL bedelli senedin 2.000,00 TL’sinden borçlu olmadıklarının tespiti ile haksız ve kötüniyetli olarak yapılan takip sebebiyle %40 kötüniyet tazminatının hüküm altına alınmasını istemiştir. Yargılama sırasında senede ilişkin borcun tamamı ödendiğinden davacılar davayı istirdat davasına dönüştürmüşlerdir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işçi, fesihte davacı işverenden alacağı miktarın daha fazla olduğunu, ancak 4.400,00 TL’sinin senede bağlandığını, senette yazan miktar dışında ücret alacağı da bulunduğunu, bahsi geçen 2.000,00 TL’nin ücret alacağına mahsuben alındığını, 14.07.2010 tarihli belge düzenlenirken asıl alacakları 7.300,00 TL olduğundan alınan 2.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.300,00 TL yazılmak istendiğini, ancak işverence üzeri çizdirilerek 4.400,00 TL yazdırıldığını, 2.000,00 TL ödemenin senede ilişkin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar tarafından temyizi üzerine Dairemizce; 14.07.2010 tarihli 2.000,00 TL’lik ödemenin, 10.07.2010 ödeme tarihli ve 4.400,00 TL bedelli senede ilişkin olduğu ve bu sebeple davanın kabulü gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyan mahkemece, davacıların davalıya 2.000,00 TL borcu olmadığının tespitine, davacılar tarafından ödenmiş olduğu anlaşıldığından 2.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine ve diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizce, davalının temyiz itirazlarının reddine karar verilerek davacı temyizi yönünden, davacılar lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğinden bozulasına karar verilmiştir.
Bozaya uyan mahkemece, davacıların davalıya 2.000,00 TL borcu olmadığının tespitine, davacılar tarafından ödenmiş olduğu anlaşıldığından 2.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine ve davacılar lehine asıl alacağın %40’ı oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılar lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Menfi tespit davasının açıldığı tarihte yürürlükte olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5. fıkrasında aynen “…. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Somut olayda; davacılar tarafından, takip konusu senedin 2.000,00 TL’si takip tarihinden önce ödendiği halde kötüniyetli olarak senedin tamamı icraya konulduğu için davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talep edilmiştir. Her ne kadar Dairemizce, takip tarihinden önce 2.000,00 TL’sinin ödendiği anlaşılan takip konusu senedin tamamının icraya konulduğu ve davalının bu davranışı kötüniyetli bulunduğundan kötüniyet tazminatının kabulü gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmişse de; takip konusu miktarın borçlu tarafından ödendiği ve davanın istirdat davası olarak görüldüğü, istirdat davasında ise kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği hususunun gözden kaçılarak bozma ilamında maddi hata yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kökleşmiş içtihatları maddi hataya dayanan bozma ya da onama ilamının usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı yönündedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 17.012007gün 2007/9-13 esas 2007/17 karar ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25.06.2008 gün 2008/11-448 esas, 2008/454 karar).
Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957 /13 esas, 1959 karar ve 09.05.1960 gün 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucunda verilen bir karara mahkemece uyulsa dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz.
Bozma ilamında maddi hata yapılmış ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz konusu kararın hüküm fıkrasının üçüncü bendinde yer alan “2.000 TL’nin %40’ı oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” rakam ve sözcüklerinin hükümden tamamen çıkartılarak hükmün bu DÜZELTİLMİŞ ŞEKLİYLE ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 06.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.