Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/20801 E. 2015/26632 K. 06.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/20801
KARAR NO : 2015/26632
KARAR TARİHİ : 06.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 13. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/04/2015
NUMARASI : 2013/309-2015/163

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.09.2010-21.09.2011 tarihleri arasına davalı şirkette tıbbi tanıtım mümessili olarak görev yaptığını, çalışma bölgesi O.. grubunun kapatılması sebebiyle fiili olarak çalıştığı Tokat ilinden 17.08.2011 tarihinde Çorum iline tayininin çıkarıldığının, il değişikliğini kabul etmediği takdirde iş sözleşmesine hiçbir ihtara gerek kalmadan tazminatsız olarak son verileceğinin bildirildiğini, davacı işçinin iş sözleşmesinin Çorum ilinde çalıştığı sırada 21.09.2011 tarihinde feshedildiğini, fesih gerekçesinin açık ve kesin olmadığını, iş sözleşmesinin hangi gerekçe ile feshedildiğinin fesih metninden anlaşılamadığını, feshin geçersizliğinin tespitine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirket Yönetim Kurulunun 16.06.2011 tarihli 2011/7 sayılı kararı gereğince davacının çalıştığı bölgeye en yakın il olan Çorum iline görev ve unvanı aynı kalmak suretiyle tayin edildiğini, davacı işçinin 17.08.2011 tarihli atama bildirimini kabul ettiğini ancak 22.08.2011 tarihinden itibaren yeni görev yerinin Çorum olduğunu biliyor olmasına rağmen mazeret bildirmeksizin işe gelmediğini, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini davanın reddini talep etmiştir.
Dairemizin 2013/10635 esas 2013/12114 karar sayılı ilamı ile ”..davalı fesih bildiriminde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IIg-h. maddelerine dayanmıştır. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işverene tanınan sözleşmeyi fesih yetkisi feshe sebep davranışın öğrenildiği günden başlayarak altı işgünü geçtikten sonra kullanılamaz. Dosya kapsamından yetkili makamın fesih sebebini öğrenme tarihi anlaşılamamaktadır. Mahkemece feshe yetkili makamın fesih sebebi devamsızlığı öğrenme tarihi araştırılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle kanuni mahkemenin işe iade kararı bozulmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile, feshin geçersizliğine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli yada haklı sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, kanuni dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan sebeplerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması ihtimalinden kaçınmaktır. İşçinin davranışları sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih sebebinden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan sebepler, aynı Kanun’un 25. maddesinde belirtilen sebepler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen sebeplerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan sebeplerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin davranışlarına dayanan fesih, her şey den önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlendiği, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Daha sonra ise, işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali sebebiyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.
Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir. Buna karşılık, işçinin kusuruna dayanmayan davranışları, kural olarak işverene işçinin davranışlarına dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkı vermez. Kusurun derecesi, iş sözleşmesinin feshinden sonra iş ilişkisinin arz edebileceği olumsuzluklara ilişkin yapılan tahminî teşhislerde ve menfaatlerin tartılıp dengelenmesinde rol oynayacaktır.
İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
Somut olayda; her ne kadar devamsızlık olgusu yönünden haklı fesih yetkisinin hak düşürücü süre içerisinde kullanıldığına dair delil ibraz edilmemesi sebebiyle mahkemece davacı işe iade edilmiş ise de, davacının 22-23 .08.2011 tarihlerinde devamsızlık yapmış olması, 16.09.2011 tarihli tutanak içeriğine yansıyan eylemleri iş yürütümünü bozucu nitelikte olup davalı işverenin bu işçiyle çalışmaya devam etmesi beklenemez kılarak fesih için geçerli sebep teşkil etmektedir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç: Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 280,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalılara iadesine, kesin olarak 06.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.