Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/20199 E. 2015/29253 K. 20.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/20199
KARAR NO : 2015/29253
KARAR TARİHİ : 20.10.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

DAVA : Taraflar arasındaki, ücret farkı, ilave tediye farkı, ikramiye farkı ile teşvik primi alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.10.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat … ile karşı taraf adına vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin ve çerçeve protokollerinin hatalı ve eksik uygulandığını belirterek, ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı ve teşvik primi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının toplu iş sözleşmelerine ve protokollere uygun şekilde ücretlerinin ödendiğini, dava konusu alacak taleplerinin haksız olduğunu ve zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, “Yargıtay denetiminden geçen birçok benzer dosyada Yargıtayca; 01.01.1990-31.12.1991 yürürlük süreli 7. dönem toplu iş sözleşmesinin ücret zammını düzenleyen 40/II-c maddesinde toplu iş sözleşmesinin ikinci yılda gerçekleşecek Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsünün (1987-100 bazlı) Kentsel Yerler Tüketici Eşya fiyatları Türkiye Geneli Endeks Artış oranı (Aralık 1991 Endeks sayısı/Aralık 1990 endeks sayılı) %45’i aştığı takdirde aşan kısım 01.01.1992 tarihi itibariyle yeni dönem toplu iş sözleşmesinde dikkate alınacaktır, düzenlemesi yer almaktadır. 01.01.1992-31.12.1992 yürürlük süreli 8. dönem toplu iş sözleşmesinin yine ücret zammına ilişkin 40/1 maddesinde ise, toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden önce işyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin 31.12.1991 tarihindeki günlük ücretlerine 01.01.1992 tarihinden geçerli olmak üzere % 50 oranında zam yapıldığı düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere 8. dönem toplu iş sözleşmesi ile 7. dönem toplu iş sözleşmesinin 40/II-c maddesinde ifade edilen enflasyon farkı dikkate alınarak ücretlere zam yapılmıştır. Bu durumda 7. dönem toplu iş sözleşmesine göre ikinci altı aylık ücret zammı olarak %26,1 artış oranının uygulanmasının hatalı olduğu; 31.12.1991 tarihindeki ücretine ayrıca bir endeks sayısı eklemesi yapılmaması gerektiği görüşü benimsenmiştir. Bu görüşe mahkememizce uyulmuştur.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, mahkemenin karar gerekçesinde yer alan değerlendirme, Dairemizin içtihatları uyarınca yerindedir. Ancak, eldeki davada uyuşmazlık, salt bahsi geçen toplu iş sözleşmeleri hükümlerinin uygulanmasıyla sınırlı değildir. Dava dilekçesinde, işyerinde yürürlükte bulunan diğer dönem toplu iş sözleşmelerinin ve ayrıca çerçeve protokollerinin de hatalı veya eksik uygulandığı ileri sürülmekte olup, bu yönler bakımından mahkemece kararda, herhangi bir değerlendirme yapılmayarak gerekçeye yer verilmemiştir. Anayasanın 141. maddesinde, her türlü yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Söz konusu kanuni düzenlemede hakimin, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm delilleri toplaması, tartışması, bu delillerden hangilerine değer vermediğini, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. Hükmü kuran hakimin böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır. Anılan sebeplerle, uyuşmazlık konusu diğer hususlar bakımından, mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmayarak karar gerekçesine yer verilmemesi, Anayasanın 141. maddesi ve 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesi amir hükümlerine aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.