Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/9642 E. 2014/8912 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9642
KARAR NO : 2014/8912
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ : Manisa 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2014
NUMARASI : 2013/116-2014/3

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe iade kararına rağmen müvekkilinin işe başlatılmaması halinde sendikal tazminat için bir yıldan az olmamak kaydıyla brüt ücretin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından açılmış bulunan işbu davanın haksız ve hukuki mesnetten mahrum nitelikte olup tümden reddini, davacı tarafın iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesi uyarınca her türlü hak ve alacağı ödenmek suretiyle sona erdirildiğini, sözkonusu fesih bildiriminde davacı yanın hangi sebeplerden ötürü iş sözleşmesinin feshedildiğinin açık, net, kesin bir şekilde ifade edildiğini, haksız şekilde açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı işverenliğin üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği, iş sözleşmesinin işverenlikçe geçerli ve haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği, dosya içerisindeki sendika üyesi olup işten çıkarılan işçilere ait listeler ve işyerine yeniden yapılan alımlar ve yeni alınanlarında sendika üyesi olması nedeniyle tespit edilenlerin yeniden işten çıkarılması, müfettiş raporları ve ilgililerin beyanı da dikkate alındığında davacının iş sözleşmesinin feshinin sendikal nedene dayandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunadır.
6356 sayılı Sendikalar Kanunu’nun “sendika özgürlüğünün güvencesi” başlıklı 25. maddesini birinci fıkrasına göre; İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz; üçüncü fıkrasına göre; İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz. Aynı maddenin beşinci fıkrasına göre ise; sendikal nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı Kanunu’nun 18., 20. ve 21. madde hükümlerine göre dava açabilir ve iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir.
Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, işyerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, işyerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği gibi ölçütler belirlenmiştir.
Dosya içeriğine göre fesih için geçerli bir nedenin varlığı davalı işverence kanıtlanmadığından mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmiş olması isabetlidir.
Somut olayda, mahkemece karara esas teşkil eden bilirkişi raporu, sendika üye kayıt fişleri, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından işyerinde sendikal örgütlenmenin muhtelif sendika yazışmalarına göre 13.02.2013 tarihinde başladığı, 2013 Şubat-Mayıs döneminde sendika üye kayıt belgelerine göre 364 işçinin sendika üyesi olduğu, davacının iş sözleşmesinin 08.02.2013 tarihinde feshedildiği, fesih tarihi itibariyle davacının sendika üyesi olmadığı, dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanlarına göre işyerinde fesih tarihinden önce sendikal faaliyet olduğunun ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından feshin sendikal sebebe dayandığı ispatlanamadığı halde sözkonusu tazminatın davacının bir yıl ücreti tutarı olarak belirlenmesine karar verilmesi hatalıdır. Fesih sebebine ve davacının çalışma süresine göre davacının dört aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 248,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, 21.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi