Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/9155 E. 2014/11767 K. 07.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9155
KARAR NO : 2014/11767
KARAR TARİHİ : 07.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/11/2012
NUMARASI : 2011/899-2012/994

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ve manevi tazminat alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı işçinin istifa ederek işyerinden ayrıldığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, ödenmemiş sair işçilik alacağının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
2- İş sözleşmesinin işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Dosya içeriğine göre davacının 10.05.2007-28.05.2011 tarihleri arasında kasiyer olarak çalışmıştır. İş sözleşmesi davacının işyerinde çalıştığı kasadan fiyat gör işlemi ile bir kısım ürünleri ücret ödemeden geçirildiğinin tespiti üzerine davacının 28.05.2011 tarihli şahsi gerekçelerle istifa ettiğine dair dilekçe vermiştir. Dava dilekçesinde davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak son verildiği, ayrıca baskı altında istifa dilekçesi imzalatıldığı iddia edilmiştir. Davalı taraf ise davacının istifa ederek işyerinden ayrıldığını savunmuştur. Mahkemece davacıya istifa dilekçesinin baskı altında imzalatıldığı
kabul edilerek istifa dilekçesine itibar edilmemiş, davacının kasadan ödeme yapılmadan geçen ürünlerle ilgili feshe yeterli delil bulunmadığından işveren tarafından haklı bir neden olmadan iş sözleşmesi feshedildiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacının iş sözleşmesi işveren tarafından işyeri müşterilerinden İ.. Y..’ın sürekli davacının bulunduğu kasayı kullandığı, fiyat gör işlemi ile bazı ürünlerin ücretinin ödenmeden kasadan geçirildiğinin tespit edildiği, ertesi gün müşterinin ödeme yapılmayan ürünleri işyerine getirerek ücretinin ödendiği, işverenin davacı ve müşteri hakkında şikayetçi olacağını söylemesi üzerine davacının istifa dilekçesi verdiği anlaşılmaktadır. İstifa dilekçesi davacının istifa iradesi ile verilmediğinden mahkemece istifaya itibar edilmemesi yerindedir. Ancak davacı dava dilekçesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğinin iddia etmiş olmasına, işyerinde müdür olarak çalışan davalı tanığı M… E..’ın kasadan ödeme yapılmadan ürün geçirilmesi olayı sonrası davacı ve müşteri hakkındaki gerek emniyet Müdürlüğündeki gerekse tanık olarak duruşmadaki beyanlarından iş sözleşmesinin işveren tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Davacı ve davacının kasiyer olarak görev yaptığı kasadan alışveriş yapan müşteri İ.. Y.. hakkında iştirak halinde hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmış olup Tuzla 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/ 246 esas sayılı dava dosyasında her iki sanığın mahkumiyetine dair verilen karar 15.01.2013 tarihi itibariyle kesinleşmiştir. İşveren tarafından fesih nedeni yapılan kasadan ücreti ödenmeden bir kısım ürünlerin geçirilmesi eylemi kesinleşen ceza dosyası kararı ile sabit olmakla feshin İş Kanununun 25/II-e maddesi kapsamında haklı nedene dayandığının kabulü gerekir. Bu itibarla davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığından bu isteklerin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
3- Davacı işveren tarafından hırsızlıkla suçlanarak iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeni ile manevi tazminat isteğinde bulunmuş ise de davacının işveren tarafından fesih nedeni yapılan kasadan fiyat gör işlemi ile bazı ürünlerin ücreti ödenmeden kasadan geçirilmesi eylemi için hakkında açılan kamu davasından mahkumiyetine karar verilmiş olup bu karar kesinleşmiştir. İşyeri yetkilisinin davacının eylemini hırsızlık olarak tanımlaması, davacının hakkında açılan kamu davası sonrasında hırsızlık yerine hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi davacının kişiliğine saldırı amacıyla yapılmadığı, olayın hatalı tavsifinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu olay nedeniyle davacı ile davalı arasında, cismani bütünlüğüne veya kişiliğe yapılan bir saldırı söz konusu değildir. Buna göre manevi tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.