Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/9119 E. 2014/8845 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9119
KARAR NO : 2014/8845
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ : Malatya 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/02/2014
NUMARASI : 2013/439-2014/101

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, davalılar arasında muvazaalı iş ilişkisinin bulunduğunu, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli bir sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı M.. B.. vekili; davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı MOTAŞ vekili ise; iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanun’unun 25/II. maddesine göre tazminatsız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, feshin haklı sebebe dayanmadığı değerlendirilerek işe iadeye karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı vekili ile davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık sözkonusudur.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. İşçinin geçerli bir feshe sebep olabilecek davranışları 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı sebeplerden farklıdır. Yargılama sırasında bu sebeplerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu sebeple iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 sayılı Kanun’un 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.
Somut olayda, davacının şoför olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin muhtelif tarihlerdeki söz ve davranışları nedeniyle sürekli uyarı cezası alması ve disiplinsiz davranışları gerekçesiyle tazminatsız ve bildirimsiz olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı tarafça, iş sözleşmesinin haklı nedene dayanılarak feshedildiği ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak davacının çalışmış olduğu süre içerisinde disiplinsiz davranışları nedeniyle tutanaklar tutulduğu, bunlara karşı uyarı cezaları aldığı, en son olarak da 18.09.2012 tarihinde bayan yolcu ile arasında geçen olayda davacının saygısız davranışlarının olduğu, bunun davacı tanığı beyanı ile de doğrulandığı görülmektedir. Dosya kapsamından iş sözleşmesinin feshinin haklı neden ağırlığında olmasa bile geçerli neden seviyesine ulaştığı anlaşılmış olmasına göre, işe iade davasının feshin geçerli nedenle yapıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 68,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 21.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.