Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/8637 E. 2014/9509 K. 24.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8637
KARAR NO : 2014/9509
KARAR TARİHİ : 24.04.2014

MAHKEMESİ : Denizli 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2013
NUMARASI : 2012/424-2013/594

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin teksif sendikasına üye olduğunu, işverenin sendikanın örgütlenme çalışmalarına karşı çıktığını, bu sebeple çalışmaların işçiler arasında ve sendika tarafından gizli olarak yürütüldüğünü, ancak işverenin çeşitli şekillerde sendikaya üye olan kişileri tespit ettiğini, ya da sendikal faaliyetlerde bulunduğundan şüphelendiği kişileri işten çıkardığını, müvekkilinin de sendikaya olan üyeliğini öğrenerek işten çıkardığını, müvekkilinin verimsizliğinin söz konusu olmadığını, işverenin bazı işçilere sendikadan istifa etmeleri halinde çalışmaya devam edebileceklerini açıkça söylediğini belirterek feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise davacının iş sözleşmesinin feshinin kendisinin sendikal faaliyetlerinin sebep olduğunu kanıtlamak zorunda olduğunu, davacı işçinin müvekkil şirket tarafından 31.08.2010 tarihinde zaman içinde oluşan performans düşüklüğü sebebiyle bütün kanuni hakları kendisine ödenerek işten çıkarıldığını, ayrıca fesih bildiriminin davacıya yazılı olarak bildirildiğini, davacının bu konuda savunmasının alındığını, ancak davacının savunma yapmayıp imzadan imtina ettiğini, davacının performans düşüklüğü sebebi ile işten çıkarıldığını, işyeri kayıtlarında davacının performans değerlendirme tabloları ile durumun sabit olduğunu, müvekkil şirketin benzer tarihlerde birden çok kişiyi verimlilikteki düşüşü sebebiyle işten çıkardığını, davacı işçinin sorunlu bir eleman olduğunu, ciddi olmayan sebeplerle işe devamda sıkıntı yarattığını, ayrıca önceden geçerli feshin mali sonucu olarak ödenen tazminatların halen iade edilmemesi şeklindeki tutumunun davacının feshin geçerliğini zımnen kabul ettiği anlamına geldiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, işveren tarafından yapılan feshin geçerli sebebe dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
10.02.2012 tarihli bu karar davalı vekilince temyiz edilmiş ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2012/5347 esas, 2012/18185 karar sayılı 13.09.2012 tarihli bozma ilamı ile davalı iş yerinde, davacının çalıştığı bölümündeki çalışma şeklinin, davacının çalıştığı bölümde yaptığı işin diğer işçilerle de kıyaslaması yapılmak suretiyle standartlara uygun olup olmadığının, davacının çalıştığı sürede aynı işi yapan diğer işçilere göre performans düşüklüğü gösterip göstermediğinin, böyle bir performans eksikliği var ise bunun sürekli mi, yoksa arizi mi olduğunun, bu performans düşüklüğü neticesinde davacının üretim düşüklüğüne sebebiyet verip vermediğinin araştırılarak, bilirkişi raporu alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilmiş ve yapılan yargılama sonrasında 11.10.2013 tarih 2012/424 esas, 2013/594 karar sayılı ilamı ile bozma gerekleri yerine getirilerek bilirkişi raporu doğrultusunda davacının performans düşüklüğünün üretimin düşmesine yol açacağı sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Dosya içeriğine göre, davalının 31.08.2010 tarihli fesih bildirimi ile performans düşüklüğü gerekçesiyle davacının iş sözleşmesini feshetmiş, performans düşüklüğü olup olmadığı konusunda keşif yapılmış, bilirkişi raporunda davacının performans düşüklüğü gösterdiği, bunun da üretimi düşüreceği belirtilmiştir. Fakat davacıya günde ne kadar üretim vermesi gerektiği, üretim standardının ne olduğu konusunda önceden bir bilgilendirme, uyarı tebliğ edildiğine dair veri bulunmamaktadır. Davalı tarafından performans kriterlerinin önceden belirlenip, davacıya tebliğ edildiği de dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Buna göre performans kriterleri de ispatlanmamıştır. Mevcut delillere göre feshin geçerli sebebe dayanmadığı anlaşıldığından davanın kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak beş aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve İlam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre
1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 131,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, 24.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.