Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/8265 E. 2014/8309 K. 16.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8265
KARAR NO : 2014/8309
KARAR TARİHİ : 16.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2013
NUMARASI : 2012/963-2013/1736

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin görünürde A. şirketi işçisi gözüktüğünü, ancak bu şirket ile davalı arasında muvazaalı alt işverenlik ilişkisi olduğunu, bu konuda Yargıtay denetiminde geçmiş çok sayıda mahkeme kararı bulunduğunu, davacının davalı şirketin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğini ifade ederek fark ücret, ilave tediye, ikramiye, yemek ücreti, vardiya primi, altıncı gün primi, giyecek yardımı, ulusal bayram ve genel tatili ücreti alacaklarının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, A. şirketi ile davalı arasında muvazaalı bir ilişki bulunmadığını, dava dışı şirketin farklı alanda faaliyet gösteren ayrı tüzelkişiliğe sahip bir şirket olduğunu, davacının da bu şirketin işçisi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, davalı şirket ile ASSİST şirketi arasında muvazaa olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasında muvazaalı bir alt işverenlik ilişkisi olup olmadığı ve buna bağlı olarak davacının başından itibaren davalı şirket işçisi sayılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde, “…Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez…” denilerek alt işverenlik ilişkisinde muvazaaya bağlanan hukuki sonuç açıklanmıştır.
Aynı Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrasında ise, “Bu Kanunun 2’nci maddesinin altıncı fıkrasına göre iş alan alt işveren; kendi işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte, birinci fıkra hükmüne göre bildirim yapmakla yükümlüdür. Bölge müdürlüğünce tescili yapılan bu işyerine ait belgeler gerektiğinde iş müfettişlerince incelenir. İnceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ edilir. Bu rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. Rapora altı iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.” düzenlemesi yer almıştır.
Alt işveren, bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
Somut olayda davalı şirket ile ihbar olunan A. şirketi arasında muvazaalı bir ilişki olmadığı dairemizce kabul edilmektedir. Davacı ihbar olunan şirketin işçisi olup, davalının taraf olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanabilmesi mümkün değildir. Bu itibarla davacının taleplerinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.