Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/8111 E. 2014/7959 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8111
KARAR NO : 2014/7959
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/11/2012
NUMARASI : 2011/123-2012/612

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin 31.08.2010 tarihinde haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, ücret ve fazla çalışma alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, 2010 yılının yedinci ayında işyerinin Belediye tarafından mühürlendiğini, bu sebeple davacı ve diğer işçileri çalıştıramadıklarını, işyerinin açılmasını beklediklerini, ancak açılmayınca çalışanların çıkışlarını bildirdiklerini, ayrıca işyerinin son birkaç yıldır davacı ve H.. A.. isimli kişi tarafından işletildiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin davalı tarafından zorlayıcı sebeplerle feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre iş mahkemelerinin görevi, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesidir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesine göre esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir. 507 sayılı Kanun, 5362 sayılı Kanun’un 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer kanunların 507 sayılı Kanuna yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanuna yapılmış sayılacağı açıklanmıştır.
Esnaf ve sanatkâr faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması halinde, 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri İş Kanununun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri 4857 sayılı Kanuna tabi olacaktır.
Somut olayda, davalıların işletmesinin esnaf işletmesi olup olmadığının tespiti için Kanun değişikliği yapılan 21.06.2005 tarihi öncesi dönem için davalıların geçimini münhasıran davalı işletmeden karşılayıp karşılamadığı, bu dönemde başka bir yerden gelirleri olup olmadığı araştırılmalıdır. Davalıların Kanun kapsamında esnaf olmadığının anlaşılması halinde; o döneme ilişkin olarak davacının 4857 sayılı Kanun’u kapsamında olduğu kabul edilerek varsa alacakları hüküm altına alınmalı; 21.06.2005 sonrasındaki dönem için ise işyerinde çalışan kişi sayısı tespit edilerek farklı bir durumun ortaya çıkması durumunda, davacının İş Kanunu kapsamında olup olmamasına göre ayrı bir değerlendirme yapılmalıdır. Görev hususunun kamu düzeninden olduğu ve mahkemenin görevli olup olmadığını resen incelemesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Bozma ilamının iki numaralı bendinde yer alan araştırma yapıldıktan sonra, davalılara ait işyerinin esnaf işyeri olmadığı ve iş mahkemelerinin görevli olduğunun anlaşılması halinde; davacının fesihten önceki dönemde davalı işyerini işletip işletmediği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davalılar son birkaç yıldır işyerini davacı ve H.. A.. isimli kişinin işlettiğini savunmuş olup, davalı tanığı H.. A.. da savunmayı teyit eder şekilde son bir yıl sekiz aydır işyerini davacı ile işlettiklerini, bu sürede alacakları kadar para kazandıklarını ve davalılara hiç para vermediklerini, kazandıkları paraları davacı ile paylaştıklarını, işyerinin mühürlenerek kapandığını beyan etmiştir. Mahkemece bu hususta hiçbir araştırma yapılmamıştır. Davalılara ait işyeri kayıtlarında davacı ve dava dışı H.. A..’ın isminin geçip geçmediği, fesihten önceki dönemde davacı ve H.. A..’a yapılan bir işyeri devri bulunup bulunmadığı, o dönemde işyerinin vergi beyannamelerinin kimin adına düzenlendiği, vergilerin kim tarafından ödendiği açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.Bozma ilamının üç numaralı bendinde yer alan araştırma yapıldıktan sonra, davacının işçi olarak çalışmadığı bir dönem olduğunun tespit edilmesi halinde, o dönem için talep ettiği işçilik alacaklarına hak kazanamayacağı göz önünde bulundurularak sonuca gidilmelidir. Bu yön gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.