Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/7601 E. 2014/8536 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7601
KARAR NO : 2014/8536
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Elazığ İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2013
NUMARASI : 2013/235-2013/819

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili talebinin Özeti:
Davacı vekili davacının davalı şirkette güvenlik görevlisi olarak diğer davalı D.. M.. bünyesinde Elazığ Havalimanında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve geçerli bir sebep olmadan fesih edildiğini, işe iadesine karar verilmesini, işe iade edilmemenin hukuki sonuçları olan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret alacağının tespitine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı E. Eğitim ve Koruma Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. Vekili Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davalının D.. M.. ile yapılan ihale sonucunda Elazığ Havalimanında alt işveren olarak hizmet ettiğini,davacı ile üç tane ayrı ayrı belirli süreli hizmet sözleşmesi imzalandığını, son sözleşme süresinin sona erdiğini ve taraflar arasında tekrar bir sözleşme imzalanmadığını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini istemiştir.
Davalı DHMİ Genel Müdürlüğü vekili Cevabının Özeti:
D.. M..nün bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, dava konusu olayda asıl işveren değil ihale makamı olduğunu, diğer davalı ile arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece kendisi de işçi çalıştıran davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesinin gördüğü işin bir bölümünü diğer davalıya gördürmek suretiyle anlaşma yaptığı, buna göre davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğu, davacı hakkında yapılan feshin haklı ya da geçerli bir sebebe dayanmadığı gerekçesi ile davacının işe iade davasının kabulüne karar vermiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı ve bunun işçilik haklarına etkileri noktasında toplanmaktadır.
Alt işveren; bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Kanun’un 2. maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11. maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur. 4857 sayılı Kanun ile asıl işverenin, bu kanundan, iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden sorumlu tutulması şeklindeki düzenleme, asıl işverenin sorumluluğunun genişletilmesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda, ihbar, kıdem, kötüniyet ve işe iade sonucu işe başlatmama tazminatları ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatili, yıllık izin, ikramiye, pirim, yemek yardımı, yol yardımı gibi tüm işçilik haklarından birlikte sorumluluk esastır.
Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğü alt işverenindir. Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfat bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemez. Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden yukarda belirtilen hüküm sebebi ile alt işverenle birlikte sorumluluğu vardır.
Somut olayda; davacının iş sözleşmesinin davalı E. Eğitim ve Koruma Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından geçerli bir sebep olmadan feshedildiği anlaşılmıştır.
Davalı D.. M.. ve E. Eğitim ve Koruma Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. arasında 12.03.2013 tarihinde 01.04.2013-31.12.2013 tarihleri içerir hizmet alımı sözleşmesi bulunmaktadır. Davalılar arasında 4857 sayılı Kanuna uygun asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu ve her iki işverenin de 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi gereğince asıl işveren ile alt işverenin İş Kanunundan ve iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi alacaklarından dolayı birlikte sorumlu olacağı dikkate alındığında ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinden birlikte sorumlu olduğu gözetildiğinde, davacının davalı şirkette işe iadesine karar verilmesi ve iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süre ücretinden her iki davalının müşterek ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Mahkemece her ne kadar feshin geçersiz olduğundan bahisle işe iade kararı verilmiş ise de;mahkeme kararında davacı işçinin hangi davalı işyerinde işe iadesine karar verildiği, işe iade kararı sonrasında mali sonuçlardan kimlerin sorumlu olacağının belirtilmemesi hatalı olup, davacı işçinin alt işveren E. Eğitim ve Koruma Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti.’ne işe iadesine, asıl işveren olarak D.. M.. ile birlikte 4857 sayılı Kanun’u gereği boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatından müteselsilen sorumluluğuna karar verilmelidir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile; davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine, davacının davalı E. Eğitim ve Koruma Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. şirkette işe iadesine,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen işverenin süresi içerisinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın işçinin dört aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesine, davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret tutarı olarak belirlenmesine, davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 84,05 TL başvuru harcından oluşan yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 17.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.