Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/696 E. 2014/2837 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/696
KARAR NO : 2014/2837
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2013/634-2013/1009

Hüküm süresi içinde davacı ve dahili davalı avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın davalı A.. R.. ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. yönünden kabulü ile işe iadesine ve davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Hüküm davacı vekili ve davalı A… R… ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dosya içeriğinden, davacının, alt işveren A.. R.. ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. nezdinde ve asıl işveren Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalıştığı ve iş sözleşmesinin alt işveren tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığının kabulü ve davacının alt işverendeki işe iadesine karar verilmesi isabetlidir. Ancak, davalılar arasındaki ilişki, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/7-8. maddelerine uygun ve geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu halde, işe iadenin mali sonuçlarından asıl işveren ile alt işverenin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken, davanın, asıl işveren Türk Telekomünikasyon A.Ş. yönünden husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş olması hatalıdır.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın kabulü ile FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı A.. R.. ve Müşteri Hizmetleri A.Ş.’deki İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni süresi içerisinde başvurmasına rağmen davalı işverence süresi içerisinde işe başlatmaması halinde ödemesi gereken tazminat miktarının, davacının kıdemi ve fesih sebebi dikkate alınarak takdiren, davacının dört aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine ve davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitine,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içerisinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 394,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 18.02.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Mahkemece, çağrı merkezi hizmeti sözleşmesinin doğrudan muvazaalı olduğunun söylenemeyeceği belirtilerek taraflar arasında muvazaa bulunmadığını, alt işveren-asıl işveren ilişkisi bulunduğunu belirterek, davanın kabulü ile davacının assistt rehberlik ve müşteri hizmetleri A.Ş.’ye iadesi gerektiğine karar verilmiştir.
2821 sayılı Yasa, 07.11.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi yasası ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu yasa ile iş kolları tüzüğüde ortadan kalkmış bunun yerine 19.12.2012 tarihli 28502 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren iş kolları yönetmeliği almıştır. İş kolları yönetmeliğinin 7. sıra numarasında iletişim iş kolu düzenlenmiş olup bu yönetmelikte Türkiye Haber-İş Sendikasının iş kolu olan 7. sıra numaralı ”İletişim İşkoluna” iletişim işkolunda faaliyet gösteren çağrı merkezleri dahil edilmiştir.
6356 sayılı Yasa ve bu yasaya dayanılarak hazırlanan ve 19.12.2012 tarih ve 28502 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İşkolları yönetmeliği ile Bakanlığın ilk tespiti ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin konuyla ilgili kararı ortadan kalkmıştır. Zira yürürlüğe giren işkolları yönetmeliği işkollarını yeniden düzenlemiş ve ”iletişim işkolunda faaliyet gösteren çağrı merkezlerini 7. sıra numaralı ”İLETİŞİM” işkolunun altında düzenlemiştir. Daireye gelen emsal dosyalardan yeni işkolları yönetmeliği karşısında Ankara 12. İş Mahkemesinin 2013/207 esas sayılı işkolu tespitine yönelik derdes dava olduğu anlaşılmaktadır. Bu dava dosyasının sonucunun beklenmemesi de hatalıdır.
Somut olayda, davalı Türk Telekom A. Ş. ile dava dışı A.. R.. ve Müştreiz Hizmetleri A. Ş. arasında imzalanan çağrı merkezi işletim sözleşmesi ve ekleri, benzer dosyalarda Dairemizce incelenmiştir. Buna göre sözleşme kapsamındaki işin mahiyeti, Telekom müşterilerine verilen hizmetler hakkında diğer bilgilendirme hizmetlerinin verilmesi olarak açıklanmıştır. Dava dışı şirket bu hizmeti Türk Telekom binasında vermektedir.
Yine sözleşme içeriğine göre, dava dışı A..R..ve Müşteri Hizmetleri A. Ş.’nin aylık olarak davalıya bildireceği personel giderleri ile diğer masraflar %10 fazlasıyla davalı şirket tarafından karşılanmaktadır. Çalışanların işe alınma ve çıkarılmayla ilgili kriterleri de doğrudan davalı Türk Telekom belirlemiştir. Öte yandan davalı şirket iletişim hizmetleri vermektedir. Bu yönüyle Telekom müşterilerini hizmetler konusunda çağrı merkezi yoluyla bilgilendirme de doğrudan davalı şirketin asıl işi niteliğindedir.
Sözü edilen emsal dosyalarda, davalı Türk Telekomünikasyon A. Ş. ‘nin işçinin asıl işvereni olduğu yargı kararı ile sabit hale gelmiştir. Dosya içeriğine göre, iş sözleşmesinin feshi haklı ya da geçerli nedene dayanmamaktadır. Davacı tarafından da feshin sendikal nedene dayandığı kanıtlanamamıştır. İşe iade isteğinin asıl işveren Türk Telekomünikasyon A.Ş. yönünden kabulü gerekirken yazılı şekilde hatalı gerekçeyle hüküm kurulması hatalı olmuştur.18.02.2014