Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/6691 E. 2014/7419 K. 09.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6691
KARAR NO : 2014/7419
KARAR TARİHİ : 09.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2012/999-2013/891

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan sendikal sebeplerle işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının kusurlu olarak kaza yaptığını, şirket aracına zarar verdiğini, feshin bu sebeble haklı sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, Kartal 6.icra Müdürlüğünün 2009/7799 esas sayılı dosyasında, davalıya ödeme emrinin 22.08.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davalının zararı 22.08.2009 tarihinde öğrendiği, feshin altı işgünü geçtikten sonra yapıldığından geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunadır. 4857 Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanunun 25/11. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
4857 sayılı Kanun’un 26. maddesinde öngörülen altı iş günlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işçi açısından 24/11 madde, işveren açısından ise 25/11. maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli sebebe dayanan fesih durumlarında, 26. maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli sebebe dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir.
Dosya içeriğinden, davacının 28.01.2009-31.08.2009 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde şoför olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 31.08.2009 tarihli fesih bildirgesiyle, davacının 14.02.2009 tarihinde kullanımıdaki araç ile İBB Başkanlığı İETT işletmesine ait araca çarpmak suretiyle maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiği, kazayla ilgili 1.584,56 TL hasar oluştuğu, bu bedelin 27.08.2009 tarihinde alacaklı kuruma ödendiği belirtilerek bu olay sebebiyle 4857 sayılı Kanun’un 25/II-i. maddesi ve iş sözleşmesinin 11. maddesince 31.08.2009 tarihi itibariyle feshedildiği, kaza tesbit tutanağında kazanın oluşumunda davacının arkadan çarpma kusuru nedeniyle asli kusurlu olduğunun belirtildiği, İETT Müdürlüğünce Kartal 6. İcra Müdürlüğünün 2009/7799 takip sayılı dosyası ile 27.07.2009 tarihli ödeme emri ile davacı ve davalı aleyhine 647,16 TL’nın tahsili için icra takibi yapıldığı, borcun 27.08.2009 tarihinde işverence ödendiği, İBB Başkanlığının hasarının 1.584,56 TL olduğu, 963,16 TL’nın sigorta tarafından karşılandığı, davacının ücretinin aylık 666,00 TL olduğu, iş sözleşmesinin 11. maddesinde personelin kendi kusuru ile kullandığı araçta hasara sebep olmuş ve hasar bedeli bir aylık ücret tutarını aşmış ise herhangi bir ihtara gerek duyulmadan ve işveren gerekli gördüğünde tazminat hak alacak iddiasında bulunmadan iş sözleşmesinin fesholunacağı, hasar bedelinin kendisinden tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı, mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce, somut olayda Kartal 6. İcra Müdürlüğünün 2009/7799 takip sayılı dosyası getirtilerek feshin 4857 sayılı Kanun’un 26. maddesince altı işgünü içinde yapılıp yapılmadığı belirlendikten sonra, davacının feshe konu trafik kazasındaki kusuru ve kusuruna isabet eden zarar miktarı uzman bilirkişi aracılığıyla tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, feshe konu edilen trafik kazasının fesihten yaklaşık 7 ay önce 14.02.2009 tarihinde meydana geldiği, feshin 31.08.2009 tarihinde yapıldığı, kaza sonucu zarara uğrayan dava dışı İETT’nin 27.07.2009 tarihinde zararının tahsili için davalı aleyhine ilamsız takip yaptığı, ödeme emrinin 22.08.2009 tarihinde tebliğ edildiği, şirketin 27.08.2009 tarihinde ödeme yaptığı görülmektedir. Davalı şirketin zarardan ödeme emrinin tebliğ edildiği 22.08.2009 tarihinde haberinin olduğu dikkate alındığında feshin 31.08.2009 tarihinde yapılarak altı işgünlük sürenin geçirildiği ortadadır. Ancak, davacının feshe konu trafik kazasında asli ve tam olarak %100 kusurlu olduğu, kazaya karışan diğer sürücünün kusursuz olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Hal böyle olunca, altı işgünlük sürenin geçirilmesinden dolayı haklı sebeple fesih şartları oluşmamış ise de, davacının işgüvenliğini tehlikeye düşüren ve işverenin zararına sebep olan bu olumsuz davranışının, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı olduğu anlaşılan davranışlar nedeniyle, iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedilmesi şartlarının oluştuğu gözetilmeden davanın reddi yerine kabulüne yönelik yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
l-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davamn REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 920,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 09.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.