YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6623
KARAR NO : 2014/6229
KARAR TARİHİ : 17.03.2014
MAHKEMESİ : Ankara 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/07/2013
NUMARASI : 2013/211-2013/681
Hüküm süresi içinde T.. S.. ile Ç.. B.. avukatları tarafından temyiz edilmiş ve T.. S.. duruşma isteğinde bulunmuş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu gereğince, 26.01.2013 tarihinde işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin tebliğ uyarınca müvekkili sendika üye sayısının 1.234 olarak tespit edildiğini, istatistiklere göre yüzde bir üye şartını karşılamayan müvekkil sendikanın toplu iş sözleşmesi ehliyetini yitirdiğini, müvekkil sendikanın davalı Bakanlığa onbinin üzerinde üye kayıt fişi sunduğunu, Bakanlık tarafından bu kişilerin üyeliklerinin neden sürmediğine ilişkin hiçbir bilgi ve belge sunulmadığını, tamamı hastanelerde, sağlık ve sosyal hizmet işyerlerinde sağlık işkolu kapsamındaki işleri yapan sendika üyelerinin nazara alınmadığını, müvekkil sendika üye sayısının 8.623 olduğunu, ayrıca davalı Bakanlık tarafından, baştan itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiği tespit edilen alt işveren işçilerinin nazara alınmadığını ileri sürerek işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin Ocak 2013 tebliğinde müvekkil sendikanın üyeliklerinin ve istatistiğinin düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Ç.. B.. vekili, öncelikle dava dilekçesinin ekinde somut delillerin yer almaması sebebiyle davanın incelenmeksizin reddinin gerektiğini ileri sürmüş, Bakanlığın yetkili sendikanın belirlenmesinde kendisine gönderilen bildirimleri esas aldığını, kayıtlar tutulurken üyelik, üyelikten çekilme, işkolu değiştirme, bir yıldan fazla işsiz kalma, ölüm gibi denetimlerin günlük olarak yapıldığını belirterek haksız davanın reddini talep etmiştir.
Davalı T.. S.. vekili, öncelikle husumet itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da, dava dilekçesinin ekinde yer alan işyerlerinin tamamı açısından alt işverenliğin sözkonusu olduğu ve sanki bu üyeliklerin asıl işveren işçisi gibi yazıldığını, belirtilen şirketler ile ilgili olarak farklı işkolu tespitleri yapıldığını, bu sebeple bu işyerlerinde hizmet ihalelerini alan şirketlerle ilgili işkolu tespit işlemi yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulü ile davacı sendikanın üye sayısının 7.899 ve oranının %2,81 olduğunun tespitine ve işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin 2013 Ocak ayı istatistikleri hakkında tebliğin (17) numaralı sağlık ve sosyal hizmetler iş kolundaki davacı sendikanın üye sayısı yüzdesi ile ilgili kısmının iptaline karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalılardan Ç.. B.. ile T.. S.. vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı sendikanın kurulu bulunduğu işkolu istatistiğinin hatalı olup olmadığı noktasındadır.
6356 sayılı Kanun’un 41. maddesinin 5. fıkrasına göre “Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde üçünün tespitinde Bakanlıkça her yıl ocak ve temmuz aylarında yayımlanan istatistikler esas alınır. Bu istatistiklerde her bir işkolundaki toplam işçi sayısı ile işkollarındaki sendikaların üye sayıları yer alır. Yayımlanan istatistik, toplu iş sözleşmesi ve diğer işlemler için yeni istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Yetki belgesi almak üzere başvuran veya yetki belgesi alan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemez.” Aynı maddenin 6. fıkrasına göre ise “Yayımından itibaren on beş gün içinde itiraz edilmeyen istatistik kesinleşir. İstatistiğin gerçeğe uymadığı gerekçesiyle bu süre içinde Ankara İş Mahkemesine başvurulabilir. Mahkeme bu itirazı on beş gün içinde sonuçlandırır. Mahkemece verilen karar, ilgililerce veya Bakanlıkça temyiz edilebilir. Yargıtay temyiz talebini on beş gün içinde kesin olarak karara bağlar.” Yine aynı maddenin 7. fıkrasında da, “Bakanlık, yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine gönderilen üyelik ve üyelikten çekilme bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır.” hükmüne yer verilmiştir.
6356 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında “41’inci maddenin birinci ve beşinci fıkraları ile 43’üncü maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan kurulu bulunduğu işkolunda en az yüzde üç üye şartı, Ekonomik ve Sosyal Konseye üye konfederasyonlara bağlı işçi sendikaları için Ocak 2013 istatistiğinin yayımı tarihinden 01/07/2016 tarihine kadar yüzde bir, 01/07/2018 tarihine kadar yüzde iki olarak uygulanır.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, 26 Ocak 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan, 6356 sayılı Kanun gereğince işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin 2013 Ocak ayı istatistiklerine göre, davacı sendikanın 1.234 üye ve % 0,44 oran ile işkolu barajının altında kaldığı ve toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı sendika, 30/07/2013 tarihinde yayımlanan Temmuz 2013 istatistiklerinde de % 0,43 oran ve 1.213 üye ile yine toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip değildir.
Öncelikle işkolu barajının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve Anayasanın 90. maddesi uyarınca bu barajın dikkate alınamayacağı iddiasının bu davada ileri sürülüp sürülemeyeceği tartışılmalıdır.
Yukarıda belirtilen kanuni düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere, işkolu istatistiklerine itiraz, istatistiklerin gerçeği yansıtmadığı iddiası ile yapılabilmektedir. Bir başka ifadeyle, işkolu istatistiklerine itiraz, istatistiklerdeki hatalara ilişkin olup, istatistik ile hukuki dayanaklarının uluslararası mevzuata uygunluğuyla ilgili değildir. Bu yönüyle işkolu barajı, işçi sendikasının ehliyeti ile ilgili bir konu olduğundan, davacının bu iddiasını yetki tespitine itiraz davasında ileri sürebileceği kabul edilmelidir. Bu belirlemeyi yaptıktan sonra davacının işkolundaki toplam işçi sayısı ile kendi üye sayısına ilişkin itirazları değerlendirildiğinde ise, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece, hastanelerde ve sosyal hizmet kurumlarında, muhtelif konularda yapılan hizmet alım sözleşmeleri ile alt işverenler yanında çalışan işçilerin, “sağlık ve sosyal hizmetler” işkolunda çalışan sayılması gerektiği kabul edilerek davacı sendika üye sayısının belirlendiği bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması isabetsizdir. Bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti yetkisi 6356 sayılı Kanun’un 5/1. maddesi gereğince münhasıran Ç.. B..’na ait olup, açılan dava da işkolu tespitine itiraz davası değildir. Şu halde, mahkemece, alt işverenler yanında çalışan işçilerin, çalışmakta bulundukları işkolları tespit edilmeden, tamamının sağlık ve sosyal hizmetler işkolunda bulunduğu gerekçesiyle davacı sendika üyesi kabul edilmesi olanaksızdır.
Davalı Bakanlık vekili tarafından, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin ekinde sunulan CD içeriğinde, 2009 Temmuz istatistiklerinde davacı sendika üyesi gözüken işçiler ve bu işçilerin 2013 Ocak istatistiklerine kadar hangi sebeplerle sendika üyeliğini kaybettiği ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Mahkemece, davacı vekiline yeterli süre verilerek, anılan kayıtlara karşı davacı vekilinin beyanı alınmalı ve somut olarak toplam işçi sayısı ve üye sayısı yönünden hangi kayıtlara karşı itirazları olduğu belirlenmeli, bu hususta taraf delilleri toplanılmalıdır. Ayrıca, davacı tarafından sunulan sendika üyesi işçilerin çalıştığı işyerleri ve bu işyerlerinin istatistik yayım tarihi itibariyle dahil olduğu işkolu belirlenerek ve bu suretle 6356 sayılı Kanun’un 19/7. maddesi gereğince davacı sendika üyesi kabul edilip edilemeyecekleri değerlendirilerek, bu hususta bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınmalıdır. Yine davacı tarafından alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğu yönünde iddiada bulunulan işyerleri yönünden, muvazaaya ilişkin kesinleşmiş kararlar getirtilmeli ve bu hususun da duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Belirtilen hususlar doğrultusunda tüm deliller eksiksiz toplanılarak ve somut tespitler yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.