Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/6497 E. 2014/7239 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6497
KARAR NO : 2014/7239
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2013/228-2013/686

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, iş yerinde fazla çalışma yapmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini ve hak kazandığı yılık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili Etimesgut Belediye Başkanlığı ile davacının arasında iş akdi bulunmadığını savunarak, davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan ilk yargılama sonucunda verilen 27.12.2011 ltarih 2009/778 esas-2011/710 karar sayılı ilam ile davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Kararın süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonucunda, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 04.12.2012 tarih 2012/7911 esas 2012/27168 karar sayılı ilamı ile, davacının çalışma süresinin bir bölümünde davalı Belediye Başkanlığına ait Kültür Merkezinde idari personel olarak çalıştığı, davacı tanıklarından bir kısmı Kültür Merkezinde, her yıl Nisan ayından başlayarak Ramazan ayına kadar hafta içi ve hafta sonu hemen hemen her gün düğün hizmeti verilmesi nedeni ile 09:00-24:00 saatleri arasında çalışıldığını beyan etmişler ise de; diğer davacı tanığı E. E. ‘nin hafta içi saat 19:00’a kadar çalışıldığını, Cumartesi ve Pazar günleri ise çalışmanın saat 24.00’a kadar sürdüğünü beyan ettiği, işçinin fiilen yaptığı iş dikkate alındığında, sadece hafta sonlarında saat 24:00 ‘a kadar çalışıldığı yönündeki tanık anlatımı hayatın olağan akışına daha uygun düştüğü, bu nedenle davacının her yıl Nisan ayında başlayarak Ramazan ayının başında sona eren dönemde, haftada 6 gün 09.00-24.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek gerçekleştirilen hesaplamaya itibar edilmesinin hatalı olduğu belirtilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar süresi içerisinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (keza 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararma uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay HGK. nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).
Somut olayda, mahkeme Yargıtay 22 . Hukuk Dairesinin 04.12.2012 tarih 2012/7911 esas 2012/27168 karar sayılı ilamı bozma ilamına uymuştur. Bozma ilamından önce verilen kararda. davacının haftada 6 gün çalıştığı kabul edilmiştir. İlgili karar davacı tarafça temyiz edilmemiş ve böylece davacının haftada 6 gün çalıştığı yönünde davalı lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bu durumda, bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, davacının haftada 7 gün çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılması usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı ve isabetsizdir.
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.04.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.