Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/6488 E. 2014/5296 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6488
KARAR NO : 2014/5296
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2013/916-2013/1189

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı sendikanın Eskişehir Şubesinin 11.05.2013 tarihinde yapılan olağan genel kurulu ile şube başkanı seçildiğini, ancak genel merkez yönetim kurulu tarafından seçimleri kaybeden G. K., Eskişehir şubesine bağlı Afyon ili ve gerektiğinde diğer bağlı illerde üyeler adına faaliyet de bulunmak üzere temsilci olarak yetkilendirildiğini, alınan bu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek genel merkez yönetim kurulunun 13.06.2013 tarih ve 2381 sayılı işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yetkilendirilen kişinin genel merkez yönetiminin yanı sıra şubeye karşı da sorumluluğunun bulunduğu, ayrıca yetkilendirme işleminin şube başkanı ya da şube yönetim kuruluna ait bir yetkilendirme haricinde kullanılması gibi bir durumun da söz konusu olmadığı, bu konuda davacı tarafın da bir iddiasının bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerektiği belirtilmiş, ancak hüküm fıkrasında davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Somut olayda, mahkeme kararının gerekçesine göre davanın reddinin gerektiği belirtilmiş, ancak hüküm fıkrasında davanın kabulüne karar verilmiş olmakla, gerekçe ile hüküm arasında bulunan çelişki sebebiyle hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.