Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/5765 E. 2014/6507 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5765
KARAR NO : 2014/6507
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Antalya 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2012
NUMARASI : 2010/90-2012/601

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, kötüniyet tazminatı, aylık ücret, bakiye süre ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, tazminat ve bakiye süre ücreti alacaklarına hak kazanılmadığını, sair ödenmemiş ücret alacağının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, iş sözleşmesinin feshinde haklı neden bulunup bulunmadığı, işçiye ödenen aylık ücretin miktarı, davacının bakiye süre ücretine hak kazanıp kazanmadığı, aylık ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının ödenip ödenmediği noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davalıya ait özel okulda bilişim teknolojileri branşında usta öğretici olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, 27.07.2009 tarihinden itibaren fesih tarihine kadar devamsızlık yapması nedenine dayanılarak feshedilmiştir.
Taraflar arasındaki ilişki, 17.09.2007-17.09.2008 ve 17.09.2008-17.09.2009 tarihleri arasında yürürlüğü kabul edilen birer yıllık belirli süreli iş sözleşmelerine dayanmaktadır.
Davacı taraf, 27.07.2009 tarihi itibariyle yıllık izinde bulunduğunu, okulda çalışan diğer öğretmenler gibi yıllık izin süresinin biteceği 17.08.2009 tarihinde göreve başlamak üzere okula gitmesine rağmen işyerine alınmadığını iddia etmektedir. Davalı işveren ise, davacının yıllık izinden 27.07.2009 tarihinde dönmesi gerektiğini, bu tarihte ve sonrasında göreve başlamaması üzerine devamsızlık tutanakları hazırlandığını, iş sözleşmesinin 14.08.2009 tarihinde hazırlanan bildirim ile feshedildiğini savunmuştur.
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 9. maddesinde, özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin, özlük hakları yönünden 4857 sayılı İş Kanunu’nun uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
4857 sayılı Kanunu’nun 53. maddesinde, işçinin hizmet süresine göre kullandırılması gerekli izin süreleri düzenlenmiş, aynı maddenin son fıkrası uyarınca tarafların anlaşmasıyla izin sürelerinin artırılabileceği kabul edilmiştir.
Dosyada bulunan “Lara Yeni Avrupalı Koleji 2008-2009 öğretim yılı haziran ayı okul idaresi ve öğretmenlerin yapacağı iş ve işlemler” başlıklı planda, 17.08.2009 tarihi tatil dönüşü olarak kabul edilmiş ve anılan belge 10.06.2009 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir.
Davacıya tebliğ edilmiş söz konusu belgeye göre kararlaştırılan yıllık izin dönüşü göreve başlama tarihi 17.08.2009 tarihidir. Ancak davalı işverence, yıllık izin süresinin kullanılmaya devam edildiği temmuz 2009 ayı içerisinde, okulun tanıtım faaliyetleri için bir kısım çalışanların diğer çalışanlardan daha önce yıllık izinden dönmesi gerektiğine tek taraflı olarak karar verilmiş ve davacı telefonla aranarak yeni belirlenen tarih bildirilmiştir. Davacının ise, işveren bu uygulamasını kabul etmeyerek, önceden belirlendiği üzere diğer çalışanlar gibi 17.08.2009 tarihinde göreve başlamak üzere okulda hazır bulunmuştur. Davacı tanıklarınca içeriği doğrulanan 17.08.2009 tarihli tutanaktan anlaşıldığı üzere, davacı 17.08.2009 tarihinde işyeri kapısında hazır bulunmasına rağmen, işyerine alınmamıştır.
Davalı işverenin, 17.08.2009 tarihine kadar yıllık izne ayrılmış davacı işçiyi, iznini keserek göreve çağırma hakkı bulunmamaktadır. İşçi tarafından da bu çağrıya uyma zorunluluğu yoktur. Hal böyleyken, davacının yıllık izinde bulunduğu bir sürede düzenlenen devamsızlık tutanaklarına da hukuken geçerlilik tanınamaz. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının 17.08.2009 tarihinde göreve başlamak üzere işyerinde hazır bulunduğu da nazara alındığında, iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Fesih bildiriminin 17.08.2009 tarihinden önce işçiye tebliğ edildiğinin kanıtlanmamasına göre de, işçinin feshi fiili olarak öğrendiği 17.08.2009 tarihinde iş sözleşmesinin sona erdiği kabul edilmelidir.
Anılan sebeplerle, davacının kıdem tazminatına hak kazandığının kabul edilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davalı işverenin feshinin haklı olduğunun kabulü hatalıdır.
2-Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı taraf ücret bordrosunda gösterilen ücretin gerçeği yansıtmadığını, aylık ücretinin net 1.100,00 TL olduğunu iddia etmiştir. Dosyaya sunulan bir kısım ücret bordrolarında aylık ücretin brüt 756,00 TL tutarında tahakkuk ettirildiği görülmektedir.
Mahkemece de Antalya Ticaret Odası ve Eğitim Bilim ve Emekçileri Sendikası nezdinde emsal ücret araştırması yapılmıştır.
Mahkemece, karar gerekçesinde aylık ücret miktarı konusunda uyuşmazlığın çözümüne ilişkin gerekçeye yer verilmeksizin, bordroda kayıtlı ücrete itibar edilmesi Anayasanın 141. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde ifade edilen her türlü yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunluluğuna aykırıdır. Ayrıca yapılan emsal ücret araştırmaları da yetersizdir.
Anılan sebeple, emsal ücret araştırması genişletilerek, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı işin bildirilmesi suretiyle ilgili sendikalardan, işçi-işveren kuruluşlarından ve özellikle özel eğitim kurumlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalıdır. Yapılacak araştırma neticeleriyle birlikte tüm dosya kapsamı değerlendirilerek aylık ücret miktarı uyuşmazlığı çözümlenmelidir.
3-Davacı, 2008 yılının ekim ayından itibaren asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek asgari geçim indirimi alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Dosyada, 06.03.2009-04.09.2009 tarihleri arasına ait banka hesap dökümleri bulunmakta olup davacının hesabına, 2009 yılının Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz ayı ücretlerinin ay başına 654,81 TL tutarında ödendiği anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulmuş, Temmuz 2009 maaş bordrosunda asgari geçim indirimi alacağının da tahakkuk ettirilerek, ödenmesi gereken toplam net rakamın 654,81 TL tutarında belirtildiği görülmektedir. Bu halde, 2009 yılının Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarına ilişkin asgari geçim indirimi alacaklarının ödendiği anlaşılmakta ise de, talebe konu diğer aylarla ilgili işverence ödemeye dair herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu halde mahkemece, talebe konu diğer aylar için asgari geçim indirimi alacağının ödendiğinin kabulü hatalıdır. Anılan sebeple, öncelikle davalı işverenden tüm çalışma dönemine ilişkin ücret bordroları istenilmelidir. Dosyadaki hesap ekstrelerinin dair olduğu banka hesabının 05.03.2009 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından, davalı işverenden 05.03.2009 tarihinden önceki ücret ödemelerin banka aracılığıyla yapılıp yapılmadığı sorulmalı, varsa hesap bilgileri istenilmeli ve ilgili bankadan hesap dökümleri celp edilmelidir. Yapılacak araştırma sonucu davacının talebe konu asgari geçim indirimi alacaklarının ödenip ödenmediği belirlenmelidir.
4- Davacının dava dilekçesindeki bir diğer talebi, 2009 yılının haziran, temmuz, ağustos ve eylül ayına ilişkin aylık ücret alacaklarına ilişkindir.
Yukarıda (2) nolu bentte ayrıntılı açıklandığı üzere, fesih tarihinin 17.08.2009 tarihi olarak kabul edilmesi gereklidir. Bu halde, davacının 17.08.2009 tarihine kadar iş sözleşmesinin devam etmesi sebebiyle aylık ücret alacağına hak kazandığı kabul edilmelidir. Yukarıda belirtilen bozma sebepleri uyarınca yapılacak araştırma ve değerlendirme sonucu, öncelikle aylık ücret miktarı uyuşmazlığı çözümlenmeli, neticeye göre de dosyadaki ödeme belgeleri de nazara alınarak ilgili aylara yönelik talep hakkında bir sonuca gidilmelidir.
17.08.2009-17.09.2009 tarihleri arasına yönelik ücret talebi ise, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshine dayalı olarak işverence ödenmesi gereken kalan süreye ait ücret talebi olarak değerlendirilmelidir. Davalı işverenin belirli süreli iş sözleşmesini fesihte haksız olmasına göre de, davacının bakiye süre ücreti talebinde haklı olduğu kabul edilmelidir. Bu halde, eldeki davaya uygulanacak mülga 818. sayılı Borçlar Kanunu’nun 325. maddesi uyarınca, işçinin, sözleşme kapsamındaki işi yapmaması sebebiyle tasarruf ettiği miktar ile diğer bir işten elde ettiği gelirlerin veya kazanmaktan kasten feragat ettiği gelirlerin, kalan süreye ait ücret toplamından indirilmesi gerektiği de nazara alınarak, bu konuda araştırmaya gidilmeli ve yapılacak değerlendirmeyle sonuca ulaşılmalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.