Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/5747 E. 2014/7261 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5747
KARAR NO : 2014/7261
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

T.C.
MAHKEMESİ : İzmir 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2013
NUMARASI : 2012/344-2013/698

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek; feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, iş sözleşmesinin işletmenin, işin ve işyerinin gereklerinden kaynaklanan sebeple feshedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, davalı işveren tarafından davacı işçinin iş sözleşmesi, Sümerbank kaynaklı kamu açığının tahsili amacıyla, şirketleri T. Pazarlama ve Dağ. Ltd. Şti.’nin yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devralındığı, şirketlerinin faaliyet konusundaki iş hacminin %90’nın yine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yönetim ve denetimi devralınarak yakın bir geçmişte satışı yapılan grup şirketi B.Alkollü İçecekler San. Tic. A.Ş.’nin üretmiş olduğu ürünlerin pazarlaması ve dağıtımı olduğunu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından grup şirketi B. Alkollü İçecekler San. Tic. A.Ş.’nin ihale yoluyla satışından sonra, şirketleri T. Pazarlama ve Dağ. Ltd. Şti. için artık pazarlama ve dağıtım yapılacak ürün kalmadığından şirketlerinin ekonomik olarak kötü bir duruma düşmüş olup, bunun yanında şirket yönetim kurulunun yukarıda arz ettikleri ekonomik nedenler başta olmak üzere, bu sebeplerden kaynaklanan yapısal bazı değişiklikler de yapmak zorunda kaldığı gerekçesiyle 07.10.2009 tarihi itibariyle feshedilmiştir.
Temyize konu davada, keşif sonucu üç kişilik uzman bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 19.10.2013 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya içeriğinden, davalı şirketin şubelerini kapatması ve işçilerini ve davacı işçiyi çıkarmasının işyeri dışından kaynaklanan sebeplere dayalı işletmesel kararlara dayandığı, keyfilik içermediği, yeni işçi alınmadığı, tek işçi ile varlığını sürdüren şirkette fesihte son çare ilkesinin uygulanabilirlik imkanının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, 4857 sayılı Kanun’un 29. maddesindeki toplu işçi çıkarma prosedürüne uyulmaması halinde, idari para cezası yaptırımı söz konusu olup, bu durum, feshi geçersiz hale getirmemektedir.
Ayrıca, 07.10.2009 tarihli “tutanaktır” başlıklı belgeyi şahit sıfatıyla imzalayan kişilerin emsal dosyalarda ifadeleri alınarak, ibraname yanında fesih bildiriminin de davacıya tebliğ edilmek istendiği, ancak imtina edildiğinden anılan tutanağın düzenlendiği belirlenmiştir. Bu durumda, davacının iş sözleşmesinin feshi ile ilgili 07.10.2009 tarihli yazının davacıya tebliğ edildiği ve feshin de geçerli nedene dayandığı anlaşıldığından, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 180,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 08.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.