Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/4952 E. 2014/5373 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4952
KARAR NO : 2014/5373
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

MAHKEMESİ : Sincan İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2012/761-2013/389

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, 2001-2009 yılları arasında davalı şirkette önce koordinatör, daha sonra dış ticaret ve pazarlama müdürü olarak çalıştığını, çalışma şartlarında esaslı tarzda değişiklik yapılmak istenmesi ve kabul etmemesi üzerine iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı, davacının 2003 yılından itibaren şirket hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu belirterek görev itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Sincan Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 319. maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması hâlinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar.
Somut olayda, davacı 2001-2009 yılları arasında davalı şirkette önce koordinatör daha sonra dış ticaret ve pazarlama müdürü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir. Davalı ise, davacının 2003 yılından itibaren şirket hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu belirterek görev itirazında bulunmuştur. Mahkemece, şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olması sebebi ile davacı organ sıfatı taşıdığından asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak dosya içeriğine göre, davacının alacak talep ettiği 2001-2003 yılları arasında davalı şirkette yönetim kurulu üyeliği ve pay sahipliği sözkonusu değildir. 2003 ve 2009 döneminde ise anonim şirketin beş ortağından biri olan Osman Oflazlı ‘nın ortaklıktan ayrılması üzerine yüzde bir payla hisse sahibi olmuş ve yönetim kurulu üyeliğine seçilmiştir. Bu durumda, 10.000 TL hisse ile yüzde bir pay sahipliğinin Türk Ticaret Kanunu gereği anonim şirketlerin beş ortaktan oluşma zorunluluğu sebebi ile sembolik olduğu anlaşılmaktadır. Ticaret sicil kayıtlarına göre anılan dönemde yönetim kurulu üyesi olan davacının şirketi temsil ve ilzam yetkisi de bulunmamaktadır. Hal böyle iken, şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ (işveren) sıfatını kazandığı söylenemez. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.03.2014 günü oybirliği ile karar verildi.