Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/4745 E. 2014/6880 K. 21.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4745
KARAR NO : 2014/6880
KARAR TARİHİ : 21.03.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2013
NUMARASI : 2013/121-2013/105

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin K.. Mobilya Kanepe San. Tic. A.Ş.’de 09.05.2013 tarihine kadar çalıştığını, kıdem ve ihbar tazminatının ödenerek tek taraflı olarak iş sözleşmesinin sonlandırıldığını, müvekkilinin 28.05.2013 tarihinde işsizlik ödeneği alabilmek için Türkiye İş Kurumu Kayseri İl Müdürlüğüne şahsen ve yazılı müracaat ettiğini, ancak müvekkilinin en son çalıştığı K.. Mobilyada 09-10-13-14 Mayıs tarihlerinde devamsızlık yaptığı gerekçesiyle iş sözleşmesinin son verildiği anlaşıldığından reddine karar verildiğini, yapılan işlemin hatalı olduğuna ilişkin kuruma başvuru yaptıklarını ancak yine işsizlik aylığı bağlanmadığını, müvekkilinin 09.05.2013 tarihinde işten ayrılmış olmasına rağmen 14.05.2013 tarihinde işten ayrılmış ve bu aradaki sürede devamsızlık yapmış gibi gösterildiğini, bu nedenle işsizlik maaşı alamadığını belirterek işsizlik ödeneği verilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ayrıldığı işyeri tarafından düzenlenen ve müvekkil kuruma sunulan 27.05.2013 tarihli belgeye göre davacının 9,10,13 ve 14 Mayıs 2013 tarihlerinde işe gelmeyerek devamsız duruma düştüğünü, işçinin işe izinsiz ve mazeretsiz devam etmemesi, kanunda belirtilen 120 gün sürekli çalışmış olması şartını yerine getirmediğini gösterdiğinden işsizlik ödeneği verilmediğini, davacının işsizlik ödeneği alabilmesi için önce ayrıldığı işyeri ile arasındaki sorunu çözmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dava dışı işveren Kilim Mobilya tarafından davacının iş sözleşmesine 09.05.2013 tarihinde son verildiği ve haklarının ödendiği, ancak her nasılsa işten ayrılma bildirgesinde ve Sosyal Güvenlik Kurumu hizmet cetvelinde tarihin 14.05.2013 olarak bildirimde bulunulduğu, ayrıca davacı hakkında iş akdinin fesih tarihi 09.05.2013 tarihinden sonrasına ait devamsızlık tutanakları düzenleyerek dava dışı işverenin fesih iradesi ile çeliştiği, bu durumda davacının iş sözleşmesinin 09.05.2013 tarihinde feshedildiği ve devamsızlık tutanaklarının geçerliliği bulunmadığı, hizmet cetveline göre davacının son 120 gün prim ödeyerek çalıştığı anlaşılmakla davacının talebinin kabulüne ve davacıya sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işsizlik ödeneği bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Somut olayda davacının, dava dışı işveren şirketten 09.05.2013 tarihinde işten ayrılmış olmasına rağmen 14.05.2013 tarihinde işten ayrılmış ve bu aradaki sürede devamsızlık yapmış gibi gösterildiğini, bu nedenle işsizlik maaşı alamadığını belirterek işsizlik ödeneği verilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istediği görülmektedir. Davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı öncelikle çözülmesi gereken hukuki problemi oluşturmaktadır.
Tespit davası 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” denilmektedir.
Görüldüğü üzere kanunla belirtilen istisnalar dışında tespit davası açılabilmesi hukuken korunmaya değer güncel bir yararın mevcudiyetine bağlıdır. Somut olayda davacının talebi, dava dışı işveren şirkete karşı açabileceği eda davasında çözümlenebilecek niteliktedir. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre, eda davası açılabilecek hallerde eda davası tespit hükmünü de içerdiğinden ayrıca bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının bu davayı açmakta ve sonuçlandırmakta kanunun ifade ettiği şekliyle korunmaya değer güncel bir hukuki yararı bulunmamaktadır.
Diğer taraftan hukuki yarar dava şartlarından olup dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınır. Dava şartı eksikliği davanın usulden reddini gerektiren bir haldir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle davanın 6100 sayılı Kanun’un 114/1-h ve 115/1-2 maddeleri uyarınca usulden reddedilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.