Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/4219 E. 2014/23497 K. 10.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4219
KARAR NO : 2014/23497
KARAR TARİHİ : 10.09.2014

MAHKEMESİ : EREĞLİ(KONYA) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2012
NUMARASI : 2009/616-2012/462

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin 16.09.2009 tarihli ihbarname ile ekonomik sıkıntı ve buna bağlı iş gücü fazlalığı, talepte daralma ve iş yerinin bölüm kapatması sebebi ile feshi ihbar sürelerine uyularak geçerli sebeple 13.11.2009 tarihi itibariyle fesih ve davacıya tebliğ edildiğini, iş sözleşmeleri feshinde objektif davranıldığını, ödenmemiş sair işçilik alacağının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında fazla çalışma sürelerinin tespiti bakımından uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışma olduğunun ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Fazla çalışma olduğu yazılı delil ya da şahitle ispatı imkan dahilindedir.
Somut olayda, iş yeri çalışanı olan şahitler işyerinde kışın üçlü vardiya ile sekizer saat, yazın ikili vardiya ile oniki saat çalışıldığını beyan etmişlerdir. Nitekim hükme esas alınan bilirkişi raporunda da yaz ve kış ayrımı yapılarak davacının çalışma sistemi belirlenmiş ve kışın haftalık kırkbeş saati aşan fazla çalışma olmadığı, yazın ise haftalık fazla çalışma süresinin yirmisekizbuçuk saat olduğu kabul edilmiştir. Ancak hesaplamanın gösterildiği tabloda hesaplama hataları yapılmış, özellikle kış dönemi için fazladan çalışma süreleri hesaplanması sonucunda fazladan ücret tahakkuk ettirilmiştir. Fazla mesai ücret alacağının sadece yaz dönemi için hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca, davacının haftalık fazla çalışma süresi haftada yedi gün gerçekleştirilen çalışma süresi üzerinden belirlenmiş olmasına göre, hafta tatilinde yapılan çalışmada sadece yedibuçuk saatin üzerindeki çalışmanın fazla çalışma ücreti hesabında dikkate alınması gerekmektedir. Bu esasa aykırı olacak şekilde fazla çalışma ücreti talebinin hüküm altına alınması yerinde olmamıştır.
Belirtilmesi gereken diğer bir hususta, davacının taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ettiği, davalı tarafından davacının ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, mahkemece davalı tarafın zamanaşımı itirazı göz önünde bulundurularak bilirkişiden rapor aldırıldığı ve bilirkişinin raporunda tespit ettiği hesaplamaların hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı işçinin fazla mesai ücret alacağı davalı tarafın zamanaşımı itirazı doğrultusunda hesap edilirken, davacının dava dilekçesi ile talep ettiği, miktarın zamanaşımına uğramadığı ve bu miktarın hesap edilen alacağa eklenmediği anlaşılmaktadır.
Ayrıca, davalının sunduğu, üzerinde ihtirazi kayıt bulunmayan ve davacının imzasına havi 2008 yılı Eylül ayına ait bordroda işçi namına fazla mesai ücretine ilişkin ücret tahakkuk ettirildiği, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda söz konusu bordro dikkate alınmaksızın hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak davalı tarafından dosyaya ibraz edilen ve üzerinde fazla mesai tahakkuku ile davacının imzası bulunan bordrolara ait dönem dışlanarak ve ispat edilen fazla mesai ücreti alacağı miktarı tespit edilerek oluşacak sonuca göre hesap edilen davacının zamanaşımına uğramayan alacak miktarlarına dava dilekçesinde talep ettiği miktarların da eklenmesi suretiyle, alacak kalemlerinin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca gidilmesi yerinde görülmemiştir.
3-Yıllık izin ücretinin hesaplanması bir başka ihtilaf konusunu teşkil etmektedir. Yıllık izin defterinde 2007 ve 2008 yıllarında “02.07.2008-02.08.2008” olmak üzere davacının imzasına havi aynı tarihli izin kaydı bulunmaktadır. Aynı tarihli bu izin kayıtları değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.