Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/33469 E. 2014/34635 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/33469
KARAR NO : 2014/34635
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : Ankara 18. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2014
NUMARASI : 2013/385-2014/660

Hüküm süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G. Yılmaz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacılar vekili, 11.05.2013 tarihinde yapılan davalı sendikanın Eskişehir Şubesi olağan genel kuruluna, müvekkillerinden G. O.’nun başkan ve O.. P..’in mali sekreter adayı olarak katıldığını, sandık tutanaklarına göre 114 delegeden 113′ ünün oy kullandığını, tutanakta iptal edilen veya geçersiz sayılan oylara ilişkin bir açıklama bulunmadığının görüldüğünü, bir başka deyişle iptal edilen ve geçersiz sayılan oy bulunmadığı halde 4 başkan adayının oy toplamının 109′ a ulaştığını ve 113 oy kullanıldığı halde başkan adaylarının toplam oy sayısının neden 109 olduğunun tespitinin gerektiğini, başkanlık seçiminde adaylar R.. I.. ile G.. K..’a eşit oy çıkması sebebiyle kura çekimi yapıldığını ve bu suretle G.. K..’un kaybetmiş sayıldığını, her iki adayın oyunun eşit olması sebebiyle bir oyun bile durumu değiştirecek nitelikte olduğunu, keza mali sekreter adaylarının aldıkları oy toplamının da 116 olup, bu sayının da 113 geçerli oyun 3 fazlası olduğunu, kullanılan oy sayısından fazla oy alınması mümkün olmadığından ve listelerde yapılan fazla işaretlemeler oyları geçersiz kılacağından ortada bir usulsüzlük bulunduğunu, ayrıca sendika üyesi olmayan üç kişinin delege sıfatıyla oy kullandığı hususlarını ileri sürerek T.-Koop-İş Sendikası Eskişehir Şubesi’nin 11.05.2013 tarihli olağan genel kurulunun bütün sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, üye olmayanların delege seçildiği iddiasının gerçek olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Asli müdahale yoluyla davalı yanında davaya müdahil olarak katılan R.. I.. vekili ise, müvekkilinin halen davalı sendika E.Şube Başkanı olarak görev yaptığını, seçimlerin mevzuata uygun olarak gerçekleştirildiğini, delegeliklere itirazların yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dava, sendika şubesi olağan genel kurulunun iptali istemine ilişkindir.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde sendikalar “İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır. Anayasanın 51. maddesi de aynı doğrultudadır. Aynı maddenin son fıkrasında sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı vurgulanmıştır.
6356 sayılı Kanun’un 9. maddesinde, genel kurulun, sendika ve şubelerin zorunlu organlarından olduğu belirtilmiştir. Genel kurulun görev ve yetkileri, aynı Kanun’un 11. maddesinde düzenlenmiş olup, maddeye göre, sendika organlarının seçimi yetkisi de genel kuruldadır. Bu itibarla, sendikanın yönetim, denetim ve disiplin kurulu üyelerinin belirlendiği genel kurulların, demokratik esaslar doğrultusunda icra edilmesi, sendika içi demokrasinin gerçekleşmesi yönünden son derece önemlidir. Bu cümleden olarak, bir sendikanın demokratik yapıya sahip olup olmadığına ilişkin en somut ölçüler genel kurulun yapısı ve işleyişinde aranmalıdır (ŞAHLANAN, Fevzi, Sendikaların İşleyişinin Demokratik İlkelere Uygunluğu, İstanbul, 1980, sh.119).
Sendikalar hukukunda, tüzel kişiliğin sadece sendika genel merkezlerine ait olması ve sendika şubelerinin tüzel kişiliğinin bulunmaması sebebiyle, sendika şubelerine dava yöneltilemeyeceği söylenilebilirse de, şube genel kurulunun iptali davaları söz konusu olduğunda konuya ihtiyatla yaklaşmakta zaruret bulunmaktadır. Nitekim sendika şubelerinin, anılan davada taraf olarak yer almaması, şubelerin haklarını yeterince savunamama sonucuna yol açabilmekte ve bu durum da, 6100 sayılı Kanun’un 27. maddesinde ifade edilen hukuki dinlenilme hakkının ihlali neticesini doğurmaktadır. Şu halde, şube genel kurulunun iptali davalarında, sendika genel merkezi ile sendika şubesi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu ve davanın, sendika genel merkezi yanında, ilgili sendika şubesine de yöneltilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Nitekim yerleşik Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 09.06.2014 tarih, 2014/15387 esas, 2014/16184 karar sayılı ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 21.06.2011 tarih, 2011/27022 esas, 2011/18864 karar sayılı ilâmı)
Somut olayda, T.-Koop-İş Sendikası Eskişehir Şubesinin 11.05.2013 tarihli olağan genel kurulunun iptali talep edilmiştir. Dava, sendika genel merkezine karşı açılmış ve mahkemece de, genel kurulunun iptali talep edilen sendika şubesine davanın yöneltilmesi sağlanmamıştır. Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, şube genel kurulunun iptali davalarının sendika genel merkezi ile sendika ilgili şubesine yöneltilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, davacıya, davasını T.-Koop-İş Sendikası Eskişehir Şubesi’ne de yöneltmesi için süre verilmesi, daha sonra sendika şubesine dava dilekçesinin tebliği ile ilgili şubenin göstereceği deliller toplandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.
Öte yandan, kabule göre de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 65. maddesinde “Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir” şeklinde tanımlanan ve eldeki davanın, davacısı ve davalısına karşı açılan ayrı bir dava olan asli müdahale koşulları gerçekleşmediği halde, dava dışı R.. I..’ın asli müdahale isteminin kabulüne karar verilmesi de isabetsizdir.
Yukarıda anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.