Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/32647 E. 2014/34967 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/32647
KARAR NO : 2014/34967
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/07/2014
NUMARASI : 2012/24-2014/271

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı M.. B..’nda sendikalı işçi olarak çalışırken 03.11.2011 tarihinde başka bir kuruma naklen tayin olduğunu belirterek çalıştığı dönemde ödenmeyen yıllık izin ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan ücretli izin alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 166. maddesinin 5. fıkrasında “Ataması tekemmül ettirilen işçiler, çalıştıkları kurumlarınca atama emirlerinin tebliğini izleyen günden itibaren beş iş günü içinde yeni görevlerine başlamak zorundadırlar. Bu süre içinde yeni kurumunda işe başlamayan işçilerin atamaları iptal edilerek 22.05.2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanun’un 17. maddesine göre iş sözleşmeleri sona erdirilir.” şeklinde düzenlemeye yer vermiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının 6111 sayılı Kanun uyarınca başka bir kuruma nakledildiği, iş sözleşmesinin nakledildiği kurumda aynen devam ettiği, nakil işleminin fesih niteliğinde olmadığı dosya kapsamı ve sözü edilen kanun hükmü ile sabittir.
Somut olayda, iş sözleşmesinin feshinin sözkonusu olmadığı dikkate alınmadan iş sözleşmesinin feshine bağlı talep edilebilecek izin ücreti alacağına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Davacı işçinin, fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille sözkonusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Yukarıda fazla çalışmanın isbatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta ve genel tatili günlerinde yapılan çalışmaların isbatı açısından da geçerlidir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı konularında hesap yapılırken davacı tanıklarının anlatımları dikkate alınmıştır. Sözkonusu tanıkların, davalı aleyhine dava açtığı ve çıkacak karardan kendilerinin de menfaat sağlayacak durumda oldukları anlaşılmaktadır. Yapılan işin niteliği, çalışmanın geçtiği yer resmi kuruma ait olması dikkate alındığında, fazla çalışma yapılıp yapılmadığı, hafta ve genel tatillerde çalışılıp çalışılmadığının sağlıklı bir şekilde tesbiti için işyerinde yapılan çalışmalara ilişkin görev tanımları, işyerine giriş ve çıkışları gösteren kayıtlar ile puataj belgeleri dosya arasına alınmalı, işyerinde kaç personel çalıştığı, bunların sözü edilen işyerinde haftada kaç gün, kaç saat çalıştıkları, ayda bir veya iki defa hafta sonu çalışmasının ne şekilde gerçekleştirildiği, işçilerin tümü için aynı saatlerde mi yoksa nöbet usulüne göre mi çalışmalar yapıldığı belirlenip tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerekirse işyerinde uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak fazla mesai, hafta ve genel tatil ücreti alacağının varlığı saptanmalıdır. Mahkemece yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Ayrıca davalı tarafça dosyaya sunulan akdi ve yasal ikramiye ödemesine ilişkin olduğu ileri sürülen ödeme belgelerinin davacıya sorulup değerlendirmeye tabi tutulması için hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.