Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/32246 E. 2014/33914 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/32246
KARAR NO : 2014/33914
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2013
NUMARASI : 2012/17-2013/286

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi P. Şanlı Türgen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin özel güvenlik konusunda faaliyet gösteren davalı iş yerinde 15.07.2008 tarihinden itibaren özel güvenlik görevlisi sıfatı ile işe başladığını, davacının sigorta primlerinin düşürülmesine muvafakat etmemesi üzerine davalı işverence iş sözleşmesi 21.12.2011 tarihinde kötüniyetli olarak haksız feshedildiğini beyanla kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının 21.12.2011’de işyerini terk ettiğini, mazeretli olmaksızın işe gelmediğini, iş sözleşmesi haklı sebeple feshediğinden tazminat alamayacağını, fazla çalışma yapılmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak davacının kıdem ve ihbar tazminatının kabulü ile yıllık izin alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davalı ve davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı sebebe dayalı olarak mı feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
Davacının 01.04.2009-22.12.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın davalı tarafından 22.12.2011 tarihinde feshedildiğini ileri sürdüğü, davalı işverenliğinse davacının 21.12.2011 günü ve sonrasında mazeretsiz olarak işe gelmediğini davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini savunduğu, mahkemece işverenin aynı gün yeni görevlendirme yaptığı işçinin yeni görev yerine gelmemesi üzerine bu durumu haklı fesih sayan iradesinin çelişkili olduğu bu açıdan davalı tarafça haksız olarak feshedildiği değerlendirilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda mahkemece dinlenen şahitleri ve tüm dosya kapsamı ile davalının haklı sebeple feshini ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden; dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilin temyizi yönünden ise uyuşmazlık konusu dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda da değinilen ve davacının dava dilekçesindeki beyanları ile de sabit davalı şirkette çalışmasının başlangıcı olarak görünen 01.04.2009 tarihinden önce, 16.07.2008 ile bu tarih arasında çalışmış olarak göründüğü davalıdan farklı sicil numarasında sahip işyeri ile davalı işyeri arasında organik bir bağ bulunup bulunmadığı noktasındadır. Bu durumda davalılar arasındaki ilişkinin belirlenmesi önem kazanmaktadır. Davalılar arasında organik bağ olup olmadığı mahkemece yeterince araştırılmış değildir. Her iki şirketle ilgili ticaret sicil kayıtları getirtilmeli, ortakları ve faaliyet alanları belirlenmeli, 2009 yılında davalılar arasındaki ilişkinin gerçek bir işyeri devrine dayanıp dayanmadığı tespit olunmalıdır. Ticaret sicil kayıtları ile gerekirse vergi dairesi ve Sosyal Sigortalar Kurumu kayıtları da getirtilerek etraflıca incelenmesi gerekir. Yapılacak olan araştırma sonunda davalılar arasında organik bağ olduğu kabul edildiğinde, talep doğrultusunda davaya konu işçilik alacaklarından her iki davalının birlikte sorumlu olduğuna dair karar verilmelidir. Davalılar arasında organik bağ bulunmadığı taktirde dosya içinde bulunan işyeri devrine dair belge ve beyanlar doğrultusunda bir değerlendirme yapılmalı, gerekirse 4857 sayılı Kanun’un 6. maddesi çerçevesinde sorumluluklar belirlenerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
Ayrıca davacı alacaklarının 29.12.2011 tarihli noter ihtarının tebliğinden itibaren ödenmesini ve açtığı davada da faizin bu temerrüt tarihinden itibaren işletilmesini talep etmiştir. İhtarname davalı tarafa 30.12.2011 tarihinde tebliğ edildiğine göre temerrüt tarihi olan bu tarihten itibaren alacaklara faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.