Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/29928 E. 2014/30749 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/29928
KARAR NO : 2014/30749
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2012
NUMARASI : 2010/29-2012/174

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta tatili, genel tatil ve fazla mesai ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacının Mart ve Ekim ayları arasında, haftanın yedi günü çalıştığı ve haftalık otuziki saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla mesai ücretinin hesaplandığı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş ise de karar, dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, kabule göre de, sadece Mart ve Ekim ayları arasında fazla çalışmanın kabul edilmesine rağmen, yıllık 300 gün üzerinden fazla mesai ücretinin hesaplandığı bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte değildir.
Şahit beyanları ve dosya içeriğinden, davacının, kış sezonunda fazla çalışmasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, davacının Kasım ve Mart ayları arasında (anılan aylar dahil) fazla çalışmasının bulunmadığı kabul edilerek ve anılan aylar dışlandıktan sonra, kalan aylar yönünden davacının fazla çalışmalarının hesaplanması gerekmektedir.
Diğer taraftan, davacının hafta tatili talebinin de ayrıca hüküm altına alınması sebebiyle, haftalık toplam çalışma süresinden yedibuçuk saatin de mahsubu gerekmektedir. Şu halde mahkemece, davacının Nisan ve Ekim ayları arasında (anılan aylar dahil) haftalık yirmidörtbuçuk saat fazla çalışmasının bulunduğu kabul edilerek fazla mesai ücretinin belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-İhbar tazminatı, yıllık izin alacağı, hafta tatili, genel tatil ve fazla çalışma ücreti hüküm altına alınırken, işverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmesi durumunda, istekle bağlı olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Bunun dışında dava veya ıslah tarihlerinden itibaren talep edilen miktarlarla sınırlı olarak faize karar verilmelidir.
Somut olayda davacı, anılan taleplerine dair kısmi dava açmış ve daha sonra ıslah dilekçesi ile taleplerini artırmıştır. Davadan önce, davalının temerrüde düşürüldüğü de ispatlanmamıştır. Bu açıklamalara göre, belirtilen alacaklara, talep edilen miktarlar ile sınırlı olmak üzere dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütmek gerekirken, alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi isabetsizdir.
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 26. maddesine göre, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Kabule göre de, davacı vekilinin dava dilekçesi ile 500,00 TL fazla mesai alacağı talep etmesi, 09.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 10.910,71 TL olarak artırmasına rağmen mahkemece, taleple bağlılık ilkesi nazara alınmaksızın, 23.557,04 TL’nin tahsiline karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.