Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/29224 E. 2014/30073 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/29224
KARAR NO : 2014/30073
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

MAHKEMESİ : Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2014
NUMARASI : 2013/169-2014/149

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kesinleşen işe iade kararı sonucunda süresinde işverene başvurduğu halde işe başlatılmadığın ileri sürerek, fark kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin, dört aylık boşta geçen süre ücreti farkı, işe başlatmama tazminatı, fazla çalışma, sağlık harcamaları, 7. aydaki zamdan kaynaklı ek ücret ve ikramiye alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini ve işten çıkarıldığında kendi imzasıyla onayladığı ve imzasının da inkar etmediği ibranamesinde “ücret, fazla sürelerle çalışma ücreti ve zammı, fazla mesai ücreti ve zammı, hafta tatili ve resmi tatil ücreti ve zammı, prim, ikramiye ve bunun gibi ücret mahiyetinde herhangi bir alacağı kalmadığını, yıllık ücretli izin hakkı ve ücreti dahi olmadığını” açıkça kabul ettiğini, diğer hak ve alacaklarının da ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının önceki şartlarda işe başlatılmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizce; sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, ibranameye karşı davacıdan diyeceklerinin sorulması ve ibranamede yazan miktarın mahsubu gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerektiği, boşta geçen süre ücretinin geçersiz sayılan fesihten sonraki dört aylık gerçek üzerinden belirlenmesi gerektiği ve kıdem tazminatına işe başlatılmadığı tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, bir kısım bozma gerekleri yerine getirilmemiş, bilirkişiden ek rapor aldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 esas, 2007/611 karar, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 esas, 2008/7142 karar sayılı ilamı).
Somut olayda, bozma sonrası mahkemece “Davacının işe başlatmama tazminatı, fazla mesai alacağı, yıllık izin alacağı, sağlık alacağı, ek ücret alacağı ve ikramiye alacağına ilişkin mahkememizin 2009/665 esas, 20011/38 karar ve 21/01/2011 tarihli kararı ile hüküm altına alındığı ve Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2012/19347 esas, 2012/23359 karar sayılı ve 18.10.2012 tarihli ilamı ile onanmasına karar verilmiş olmakla, BU TALEPLER YÖNÜNDEN YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.02.2012 tarihli, 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtay’ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Kanun’un 297’ye uygun olmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Kıdem tazminatına sözleşmesin feshedildiği tarihten itibaren faiz yürütülmelidir. Davacının işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, kıdem tazminatına bu tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, geçersiz sayılan fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Daha önce aynı sebeple bozma yapılmış olmakla birlikte; kararın gerekçesinde işe başlatılmadığı tarihten itibaren faize hükmedildiği belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında geçersiz sayılan fesihten itibaren faiz yürütülmesi hem gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturması hem de bozma gereğinin yerine getirilmemesi sebebi ile yeniden bozmayı gerektirmiştir.
4-Bozma ilamı sonrasında bozma gereklerine uygun olarak aldırılan bilirkişi raporunda davacının boşta geçen süre ücreti 2.458,60 TL olarak hesaplanmasına rağmen, boşta geçen süre ücretinin ilk raporda hesaplanan 6.070,60 TL olarak hüküm altına alınması da isabetli olmamıştır. Bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereğince hesaplanan yeni miktarın hüküm altına alınması gerekirken, bozmaya aykırı olarak ilk rapora göre hüküm kurulması hatalı olup yeniden bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.