Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/28702 E. 2014/30842 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/28702
KARAR NO : 2014/30842
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/06/2014
NUMARASI : 2013/767-2014/321

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davalının işyeri değişikliği gerektiğini davacıya bildirdiğini, ancak iş değişikliğine ve hangi tarihte başlayacağına dair müvekkile yazılı bir bildirim de yapılmadığını, davalı işverenin fesih bildiriminde feshin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesine dayandığını belirttiğini, ancak ortada belirtilen hükme uygun bir feshin sözkonusu olmadığını, kanuna uygun bir fesih bildiriminin sözkonusu olmadığı gibi, geçerli bir sebebe dayalı bir feshin de sözkonusu olmadığını, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının oluru ile gerçekleştirilen işyeri değişikliğinin başlayış süresinin de davacıya bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından 19 Eylül 2013 tarihinde davacıya keşide edilen ihtarnamenin 23.09.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, istirahatının bitiminde İstanbul’daki işine başlayıp başlamayacağını, ihtarnamenin tebliğinden itibaren on işgünü içerisinde bildirmesinin istendiğini, ancak davacını on günlük süre içinde bu ihtarname ve talebe olumlu ya da olumsuz bir cevap vermediğini, gerekli eğitimlerden sonra işbaşı yapması gereken tarihi de kapsayacak şekilde sürekli rapor alarak işbaşı yapmaması ve bu konudaki bilgi edinme teşebbüslerinin sonuçsuz kalması davacıya olan güveni temelden sarstığı gibi işyerinde iş akışını ve iş süreçlerini olumsuz etkilediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının fesih konusu olayla ve feshe gerekçe gösterilen davranışlarla ilgili olarak savunmasının istenmediği, bu halde her ne kadar fesih gerekçesi geçerli bir sebep teşkil etse de feshin geçerli bir şekilde gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı ve savunma talebini içerir yazıda davacıya tanınan savunma süresinin sonuna kadar beklenmesinin gerekip gerekmediği uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür
4857 sayılı Kanun’un 19. maddesine göre işveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili sebeplerle feshedilemez.
Somut olayda, davacının görev yerinin İzmir’den İstanbul iline taşınmasını 02.07.2013 tarihinde kabul ettiği, bu sürece dair hazırlık eğitimine katıldığı, elektronik posta aracılığıyla bildirilen yeni göreve başlayış tarihinde rapor alarak ibraz etmekle birlikte yeni göreve ilişkin iradesini 23.08.2013’e kadar işyerinde bulunmasına rağmen herhangi bir yolla bildirmediği, bu açıdan yeni görev yerinde çalışacağına dair bir kanaat oluşturduğu, ancak bildirilen ihtara rağmen başlamaktan kaçındığı görülmüştür. Davacının gerçek iradesini tespit amacıyla 19.09.2013 tarihinde gönderilen ihtarname ile yeni göreve başlayıp başlamayacağı, başlamayacak ise bunun sebep, kararı bildirmeme ya da iş başı yapmama halinde iş sözleşmesinin feshedileceği bildirilmiştir. Yukarıda değindiğimiz 19. madde uyarınca işçinin davranışı ya da verimliliği ile ilgili sebeplere dayalı olarak fesih ihtimali oluşunca işçinin savunmasının alınması önem taşır. Savunma istenirken fesih sebebi açıkça bildirilmeli ve savunma fesih sebebi ile örtüşmelidir. Ancak ne şekilde isteneceği konusunda kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Davacı tarafa gönderilen ihtarname bu anlamada savunma talebi şartlarını sağlamakta olup, davacı iradesini ve sebeplerini belirlemeye yöneliktir. Dosya kapsamında söz ettiğimiz fiiler sebebi ile feshin geçerli sebebe dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 10.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.