Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/28459 E. 2014/30002 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/28459
KARAR NO : 2014/30002
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/06/2014
NUMARASI : 2013/533-2014/342

Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının görevini ifa ederken usulsüz bankacılık işlemleri yaptığını ve mevzuata aykırı davrandığı, iş ilişkisinin devamını imkansız hale getirdiğini, davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davacının bu usulsüz bankacılık işlemleri sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilmiş olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, fesih işleminin ölçülülük ilkesi ile bağdaşmadığı ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrasına göre davacının hakkındaki iddialara karşı savunması alınmadan iş sözleşmesinin feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan sebeplerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması ihtimalinden kaçınmaktır. İşçinin davranışları sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih sözkonusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih sebeplerinden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan sebepler, aynı Kanun’un 25. maddesinde belirtilen sebepler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen sebeplerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan sebeplerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin davranışlarına dayanan fesih, her şeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlendiği, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Şüphesiz, işçinin iş sözleşmesinin ihlali işverene derhal feshetme hakkını verecek ağırlıkta olmadığı da bu bağlamda incelenmelidir. Daha sonra ise, işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali sebebiyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.
İşçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işveren ispat etmekle yükümlüdür.
Somut olayda; 01.06.1998 – 22.07.2013 tarihleri arasında banka şube müdürü olarak çalışan davacının iş sözleşmesi; kredi kullandırım sürecinde kredi tebliğ şartlarına aykırı davranma, itibari açılan mevduat hesabı faiz oranının kredi faiz oranından yüksek olması sebebiyle mevduat ve kredi faiz oranları için Genel Müdürlük birimlerine gerçek dışı beyanda bulunma, şahsına ait evin satış işlemlerinde de itibari hesap hareketi yaptırma, netice olarak itibari kredi kullandırma süreci ve ev satış sürecinde şube çalışanını mevzuata aykırı işlem yapmaya zorlama sebepleriyle 4857 sayılı Kanun’un 17.-18. maddeleri gereğince feshedilmiştir. Davacının yapılan teftiş kapsamında yazılı savunması alınmıştır. Dosya kapsamındaki bilirkişi raporuna göre, itibari para yatırma ve çekme işlemleri sonucu banka zararının oluşmadığı belirtilmiştir.
Disiplin Yönetmeliğinin İşten Çıkarma Cezasını Gerektiren Hususlar başlıklı kısmının 12. maddesi göz önüne alındığında, fesih konusu yapılan işlemlerin davacının işten çıkarılmasını gerektiren hususlar arasında yer alması dolayısıyla fesih, haklı sebep ağırlığına varmamakla birlikte geçerli sebebe dayanmaktadır. İşverenden artık mevcut iş ilişkisinin devamı beklenemez. Bu sebeple, işe iade isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Sonuç: Belirtilen sebeple, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 850,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 03.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.