Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/28104 E. 2014/34848 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/28104
KARAR NO : 2014/34848
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Erzurum İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2013
NUMARASI : 2010/1114-2013/268

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı P. Belediyesine ait işyerinde 17.06.1999 -15.08.2010 tarihleri arasında çalıştığını, 15.08.2010 tarihinde 5747 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi gereğince Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne naklinin yapıldığını, üyesi bulunduğu sendika ile davalı işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi gereğince alması gereken ücretin eksik ödendiğini, işyerinde fazla çalışma yaptığını; hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini ileri sürerek, bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesinin feshedilmediğini bir başka kamu kurumuna nakil işlemi gerçekleştirilmiş olması nedeni ile feshe bağlı hakların talep edilmeyeceğini davacının hak kazandığı tüm işçilik alacaklarının ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
a) Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hak kazandığı teşvik ikramiyelerin ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
Davalı vekili tarafından 13.05.2013 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde 2007 yılı 2. dönem teşvik ikramiyesinin ödendiğine ilişkin belge ibraz edildiği görülmektedir. Mahkemece, delil bildirime süresi içerisinde ibraz edilmediği gerekçesi ile ilgili ödeme belgesi dikkate alınmamıştır.
Ödeme iddiası itiraz mahiyetinde olduğundan yargılamanın her safhasında ileri sürülebilir. Davalı işveren tarafından ibraz edilen ödeme belgesin dikkate alınmaması ve ödeme miktarının hak kazanılan teşvik ikramiyesi miktarından mahsup edilmemesi hatalıdır.
b) Davacı dava dilekçesinde 2004 yılından sonra görevlendirildiği temizlik hizmetlerinde ayda 2 hafta çalıştığını beyan etmiştir. Mahkemece, ayda 3 hafta tatilinde çalışma yaptığı kabul edilerek yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesi talebin aşılması nitelindedir
Ayrıca davacı tanığı S.. Ş.. dini bayramlarda 1 gün izin kullanıldığı beyan edildiği halde davacının tüm ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı hususundaki kabul de isabetsizdir.
2- Davacının temyiz itirazları yönünden ise, zaman ayımı definin davalı işveren tarafından süresi içerisinde ileri sürülüp sürülmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7. maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı kanunun 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def’i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319. madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zaman aşımı def’i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zaman aşımı def’inin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davalı vekilinin süresi içerisinde ibraz ettiği 01.12.2010 tarihli cevap dilekçesinde, zaman aşımı def’ini ileri sürmediği görülmektedir. Her ne kadar cevap dilekçesi içeriğinde “dava süresinde açılmamıştır” şeklinde beyanda bulunulmuş ise de, bu beyanın zaman aşımı savunması olarak değerlendirilmesi hatalıdır.
Islah ile arttırılan miktarlara ilişkin süresi içerisinde ileri sürülen zaman aşımı savunmasının dikkate alınmasında isabetsizlik bulunmamakla birlikte, dava dilekçesi talep edilen miktarlar yönünden zaman aşımı savunmasında bulunulmadığını dikkate alınmaması da ayrı bir bozma sebebi olarak kabul edilmiştir
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.