Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/27909 E. 2014/31017 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27909
KARAR NO : 2014/31017
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2013
NUMARASI : 2011/815-2013/103

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı şirkette ait işyerinde şirket müdürü olarak 18.11.2005 – 04.12.2007 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, çalışma süresi boyunca kendisine hiç ücret verilmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkili şirketin Cem M… ve eşi olan İlkay M…’a ait bir aile şirketi olduğunu, davacının da şirket ortaklarından İlkay M…’un babası olması sebebi ile aralarındaki güveni ilişkisi ve resmi prosedürün tamamlanması amacı ile imza sirkülerinde şirket müdürü olarak gösterildiğini, gerçekte davalı işyerinde fiili olarak bir çalışmasının bulunmadığını ve karı – koca olan şirket ortaklarının boşanma süresince girmiş olmaları üzerine davacının husumet duyguları ile bu davayı açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, noter onaylı imza sirküleri belgesinde şirket ortağı olmayan davacının şirket ortaklarının aldığı 18.10.2005 gün ve 3 no lu kararı ile davalı şirketin imza yetkisine haiz şirket müdür olarak atandığı bu resmi kayıtlar ile taraflar arasındaki iş sözlemesinin varlığının ispatlandığı, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesi bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur .
4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici ögeleridir.
Somut olayda, dosya içerisine mevcut imza sirküleri ve Ticaret Sicil kayıtlarının incelenmesinde, davacının 18.11.2005 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile şirket müdürü olarak atandığı, 04.12.2007 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile de şirket müdürlüğü yetkisinin iptal edildiği görülmekte ise de; işyerinde fiili olarak çalışmış olan davalı şahitleri, davacının iş yerinde herhangi bir çalışmasının bulunmadığını ifade etmişlerdir. Davacı şahitlerinin ise fiili çalışmanın varlığına ilişkin görgüye dayalı bir bilgileri bulunmamaktadır .
Davacının, şirket ortaklarından İlkay M…’un babası ve uyuşmazlık konusu dönemde diğer ortak Cem M. ‘un kayınpederi olduğu dosya içerisindeki belgeler ile sabittir.
Yukarıda belirtildiği üzere taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesi olarak kabul edilebilmesi için öncelikle iş görme ve bağımlılık unsurlarının gerçekleşmesi zorunludur. Davacı tarafça fiili çalışma olgusu ispatlanmadığından, somut uyuşmazlıkta iş görme ve bağımlılık unsurlarının oluştuğundan söz edilmez. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı kabul edilmelidir. Davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.