Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/27746 E. 2016/1073 K. 19.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27746
KARAR NO : 2016/1073
KARAR TARİHİ : 19.01.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Aksaray İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/06/2014
NUMARASI : 2012/100-2014/207

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, haklı bir sebep olmadan iş sözleşmesinin feshedildiğini beyan ederek davalıdan kıdem tazminatı ile bir takım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Dosya içeriğinden davacı işçinin, 22.02.2003-24.12.2012 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, mahkemece hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda davacının tüm ay için hafta tatili alacağının hesaplandığı anlaşılmıştır.
Hafta tatili, alacaklarının ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir işyeri kayıtlarının bulunmadığı, davacının bu alacaklarının davacı tanık beyanlarına göre tespit edildiği, beyanları esas alınan davacı tanıklarından İ.. T..’in 2007 yılına, B.S.’in ise 2008 yılına kadar davalı işyerinde çalıştığını beyan ettikleri görülmüştür. Buna göre, tanıkların işyerinde çalıştıkları sürelere göre, davacının söz konusu alacaklarının hesaplandığı dönemin tamamında işyerinde çalışmadıkları ve çalışma düzenini bilebilecek durumda olmadıkları anlaşılmıştır. Mahkemece davacı tanıkalrının tam olarak hangi dönemde birlikte çalıştıkalrı tespit edilerek, sadce o dönemle sınrılı olarak ispatladığı gözetilerek, sonuca göre hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi (Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 73. maddesi) uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Kanun’un 177. maddesinin ikinci fıkrasına göre de “Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.”
İnceleme konusu davada, mahkemece, ıslah edilen tutar doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden karar verilmesi isabetli olmamıştır. Mahkemece, öncelikle ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesi ve daha sonra karar verilmesi gerekirken, hukuki dinlenilme hakkının ihalal edilerek karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 19.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.