Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/27548 E. 2014/30063 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27548
KARAR NO : 2014/30063
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

MAHKEMESİ : Sivas İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/06/2014
NUMARASI : 2013/496-2014/261

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, rapor bitiminde davacının işyerine gittiğinde işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini beyanla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının istirahat raporunun bitiminde işe başlamadığından iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılmadığını, ödenmemiş sair işçilik alacağının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizce; kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerektiği ve fazla çalışma alacağı yönünden davacıya banka kanalı ile yapılan ödemenin ihtirazı kayıtsız alındığının tespiti halinde ödeme yapılan dönemlerin hesaplamadan dışlanması, ihtirazı kayıtla aldığının tespiti halinde ise ödenen miktarın mahsup edilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan mahkemece, kıdem ve ihbar tazminatı talepleri reddedilmiş, davacıya bankadan yapılan ödemelere ilişkin kayıtlar getirtilmiş ve bilirkişiden ek rapor aldırılarak ek rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 esas, 2007/611 karar, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 esas, 2008/7142 karar sayılı ilamı)
Somut olayda, bozma sonrası mahkemece “Davacının bayram tatili ücret alacağı ile ilgili olarak önceki verilen hüküm kesinleşmiş olmakla bayram tatili ücreti alacağı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.02.2012 tarih, 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtay’ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Kanun’un 297’ye uygun olmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-6100 sayılı Kanun’un 297/2. maddesinde “(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemece; bozma öncesi reddedilen yıllık izin ücreti talebi hakkında bozma sonrası olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. Davacının bir kısım talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Davacı işçinin fazla çalışma ücretinin hesabı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; davacının fazla çalışma alacağı bozma doğrultusunda aldırılan ek bilirkişi raporuna göre hüküm altına alınmıştır. Dosyadaki fazla çalışma tahakkuku içeren bordrolar imzasız olup; bozma ilamında, fazla mesaide banka kanalı ile ödendiği ve davacı tarafından ihtirazı kayıt ileri sürülmeden alındığı anlaşılan bordro dönemlerinin dışlanması gerektiği belirtilmiştir. Bozma sonrası dosyaya 2009 yılından sonraki banka kanalı ile yapılan ödemelere ilişkin kayıtlar sunulduğuna ve 2007-2008 yıllarında tahakkuk ettirilen fazla çalışma ücretinin ödendiği ispatlanamadığına göre; 2007 ve 2008 yıllarında tahakkuk olan ayların hesaplamadan dışlanması isabetli olmamıştır. 2007 ve 2008 yıllarında tahakkuk olan aylar dışlanmadan davacının fazla çalışma alacağı yeniden hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Bu yön gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
5-İşçilik alacaklarında uygulanması gereken faiz konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun çeşitli hükümlerinde faiz konusunda düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan Kanunun 34. maddesinde, gününde ödemeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanacağı hükmü bulunmaktadır. Maddede sözü edilen ücret geniş anlamda ücret olup, çalışma karşılığı ücretler ile ikramiye, pirim, jestiyon ve benzeri ödemeler ve fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil ücretleri de bu kapsama dahildir. İşe iade davası ile tespit edilen en çok dört aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar için de 4857 sayılı Kanun’un 34. maddesinde sözü edilen özel faiz türü uygulanmalıdır.
Somut olayda; davacının fazla çalışma ücreti alacağına 4857 sayılı Kanun’un 34. maddesinde öngörülen mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanması gerekirken, kanuni faize hükmedilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.