Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/27020 E. 2016/1093 K. 19.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27020
KARAR NO : 2016/1093
KARAR TARİHİ : 19.01.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2012/46-2014/483

DAVA : Davacı, fark kıdem tazminatı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, fazla mesai ile gece zammı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesini emeklilik sebebi ile feshettiğini ancak fesihte kıdem tazminatını eksik ödendiğini ileri sürerek, fark kıdem tazminatı ile gece zammı alacağı, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma alacağının hesaplanması hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacının davalı işveren işyerinde haftanın yedi günü her hafta değişen vardiyalar ile 07:00-15:00, 15:00-23:00 ve 23:00-07:00 saatleri arasında çalıştığı; davalı işveren işyerinde uygulanmakta olan ve davacının da yararlandığı toplu iş sözleşmesine göre de haftalık çalışma süresinin kırk saat olarak düzenlendiği dosya kapsamı ile sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının günde sekiz ve haftada elli altı saat çalıştığı, bunun kırk saati aşan on altı saatinin fazla çalışma olduğu kabul edilmiştir. Ancak, günde sekiz saatlik çalışma süresinden kanuni ara dinlenme süresi düşülmeden hesaplama yapılması ve hafta tatili alacağı da ayrıca talep edilip hüküm altına alındığına göre mükerrer hesaplamaya yol açacak şekilde haftanın yedi günü için hesaplama yapılması isabetli olmamıştır. Bu sebeple; davacının fazla çalışma alacağı hesaplanırken, günlük çalışma süresinden kanuni ara dinlenme düşülmeli ve haftanın altı günü üzerinden (haftanın yedinci günü yedi buçuk saati aşan çalışması bulunmadığından) hesaplama yapılmalıdır. Bu yönler gözetilmeden düzenlenen rapora itibarla sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Hafta tatili alacağının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak hafta tatili alacağının tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre takdir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Genel tatil ve gece çalışma zammı için de aynı ilke geçerlidir.
Somut olayda, mahkemece hüküm altına alınan hafta tatili, genel tatil ve gece çalışma zammı alacaklarının tanık anlatımlarına göre hesaplandığı, ancak hesaplanan tutardan takdiri indirim yapılmadığı anlaşılmaktadır. Anılan alacaklardan dosya kapsamına uygun bir takdiri indirim uygulanmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
4-Davacı vekilinin ıslah dilekçesi usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ edilmeden karar verildiği ve davalı vekilinin ıslaha karşı savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilmesi gerektiği düşünülmeden sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Vekalet ücreti ve yargılama giderinin hesaplanması hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. maddesinde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331. maddesinde de “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 10.000,00 TL fark kıdem tazminatının ödenmesini istemiştir. Dava tarihinden bir gün sonra davalı tarafından 15.000,00 TL ödemede bulunulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava tarihi itibari ile davacının hak kazandığı fark kıdem tazminatı 16.315,80 TL olarak belirlenmiş ve ödenen miktarlar mahsup edildikten sonra 1.315,80 TL fark kıdem tazminatı hesaplanmıştır. Dava dilekçesinde 10.000,00 TL talepte bulunulduğuna ve davalı tarafından davadan önce ve davadan sonra ödenen toplam miktarlar mahsup edildikten sonra 1.315,80 TL fark kıdem tazminatı hüküm altına alındığına göre; talep ve ödemeye göre 8.684,20 TL’lik miktar bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmeli ve davacı lehine, davalı tarafından ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce ödenen 8.684,20 TL’ lik tutar üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin yarısına hükmedilmelidir. Hüküm altına alınan miktar üzerinden de yine tarife gereğince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti ayrıca belirlenmelidir. Yargılama gideri bakımından da, 8.684,20 TL’lik miktarın reddedildiği kabul edilerek sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Oysa bu tutar yönünden karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmeli ve yukarıda belirtilen kanun maddesi gereğince tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderine hükmedilmelidir. Vekalet ücreti ve yargılama giderinin bu yönler gözetilmeden hesaplanarak hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.