Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/26998 E. 2016/1091 K. 19.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26998
KARAR NO : 2016/1091
KARAR TARİHİ : 19.01.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Aksaray İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/07/2014
NUMARASI : 2012/12-2014/277

DAVA : Davacı, ücret alacağı, fazla mesai, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işveren işyerinde makine operatörü olarak çalıştığını ve çalışması boyunca bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, izin, ücret, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının ödenmeyen işçilik alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin ödenmeyen ücret alacağı bulunup bulunmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı işçi dava dilekçesinde ücret alacağı talebinde bulunmuş olup, hangi dönem ücretlerinin ödenmediği hususunda bir açıklamada bulunmamıştır. Dosyada aldırılan bilirkişi raporları çelişkili olduğu gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporu da denetime elverişli değildir. Bu sebeple öncelikle davacıdan ücret alacağının hangi döneme ilişkin olduğu sorulup açıklığa kavuşturulmalı, ardından gerekirse başka bir bilirkişiden rapor aldırılarak, davacının talebi olan dönem bakımından dosyadaki bordrolarla banka kayıtları karşılaştırılmalı, bordrolarsa sadece aylık ücret miktarı bakımından yapılan tahakkukların ödenip ödenmediği belirlenerek sonuca gidilmelidir. Zira bordroların bir kısmında fazla çalışma tahakkuku da bulunduğu anlaşıldığından, fazla çalışma tahakkukları fazla çalışma alacağı bakımından ayrıca değerlendirilmelidir. Eksik inceleme ile denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayanılarak sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda; dosyadaki ücret bordoları imzasız olup, fazla çalışma tahakkuku içeren dönemlerin dışlanması isabetli olmamıştır. Davacının fazla çalışma alacağı şimdiki gibi hesaplanmalı ve bordrolar ile banka kayıtları karşılaştırılarak, tahakkuk ettirilen miktarların ödendiğinin tespiti halinde ödenen miktarlar hesaplanan alacaktan mahsup edilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Taraflar arasında işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda; davacı işçi yıllık izinlerini kullanmadıkları halde kullandırılmış gibi imza attırıldığını ileri sürerken, davalı işveren izinlerin kullanıldığının imzalı izin defteri ve imzalı izin talep formları ile ispatlandığını savunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları da davacı iddiasını destekler mahiyette beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda imzalı izin defterine ve imzalı izin talep formlarına itibarla sonuca gidilmiştir. İmzalı izin defterinin incelenmesinde, davacının beş yıl boyunca hep Ekim aylarında izin kullandığına dair kayıt olmasına rağmen, işverence sunulan ücret bordrolarında yıllar itibariyle Ekim ayı bordrolarında izinli günlerin gösterilmediği anlaşılmaktadır. İmzalı izin defteri ile bordrolar arasındaki, başka bir deyişle işveren kayıtları arasındaki çelişki açıktır. Bu durumda, öncelikle davacı duruşmaya davet edilerek imzalı izin talep formları ve yıllık izin defteri davacıya gösterilmeli, formlarda talep ettiği dönemler ve izin defterinde kayıtlı dönemler bakımından izin kullanıp kullanmadığı hususu sorulmalı ve oluşacak sonuca göre izin alacağı hakkında bir karar verilmelidir. Çelişkili işveren kayıtlarına itibarla sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.