Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/26849 E. 2016/474 K. 13.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26849
KARAR NO : 2016/474
KARAR TARİHİ : 13.01.2016

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, icra-inkar tazminatının ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı olmayan sebeple işveren tarafından feshedildiğini, tazminatların tahsili için yaptıkları icra takibinin davalının vaki itirazı nedeniyle durduğunu beyan ederek itirazın iptaliyle icra takibinin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, usulüne uygun tebligata rağmen herhangi bir cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı işverenin iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini kanıtlayamadığı dolayısıyla davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı buna karşılık alacak miktarının yargılamayı gerektirmesi, likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle alacak kalemlerine yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptaline, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Kanunda gösterilen oranından az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
Somut olayda, mahkemece, iptal davasına konu kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin likit alacak niteliği bulunmadığı, yargılama sonucunda alacak ve hak kazanma olgusunun belirlendiği gerekçesiyle, davacının icra ve inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı, iş sözleşmesinin haklı olmayan sebeple feshedildiğini, bordroya bağlandığı halde kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini iddia etmiş, davalı işveren usulüne uygun tebligata rağmen herhangi bir cevap vermemiştir. Davacı tanıkları, davalı işverenin ekonomik sebeplerle iş sözleşmesini sona erdirdiğini, çok sayıda işçi çıkarıldığını beyan etmiştir. İş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatını hak edecek şekilde sona erdiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacının aldığı ücret ve yan ödemelerden davalı işverenin haberdar olmadığından söz edilemez. Çalışma süresi de davalının bilgisi dahilinde olduğuna göre itirazin iptali davasına konu alacakların likit olmadığından söz edilemez. Bu durumda, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü gerekirken, yanlış değerlendirme ile reddine karar verilmesi de hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.