Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/26789 E. 2014/31062 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26789
KARAR NO : 2014/31062
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2010/885-2013/505

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının 10.08.2003 tarihinde davalı işverene ait iş yerinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin davalının 10.04.2010 tarihli bildirimi ile haklı sebep olmaksızın feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2-b,d. maddelerine göre haklı sebeple feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iş müfettişi raporu nazara alınarak, davalı işverenin feshe gerekçe gösterilen haklı sebepler ile işçi tarafından ispat edilen alacakların ödendiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının aylık ücret miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı Kanun’un 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, iş yerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, dosyada bulunan imzasız bordrolarda asgari ücret tahakkuk ettirilmiş, davacıya da banka yoluyla bordrolardaki ücret ödenmiştir. Davacının aylık 1.322,00 TL giydirilmiş brüt ücret aldığı kabul edilmiş ise de, bu sonuca varılması bakımından yapılan araştırma ile dinlenen tanık beyanları yeterli değildir.
Mahkemece yukarıdaki ilkeler doğrultusunda davacı işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücret miktarına ilişkin araştırma yapılmaksızın bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hükme esas alınması hatalı olup eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.