Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/26610 E. 2014/27290 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26610
KARAR NO : 2014/27290
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2012/1235-2013/771

Davacı vekili, 6356 sayılı ve 2821 sayılı Kanun hükümleri gereğince müvekkili sendikaya ödenmesi gereken aidat alacaklarının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sendika aidat alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, çıkartılan muhtıraya rağmen eksik harç ve giderlerin süresinde yatırılmadığından bahisle, davalı P.. Parlayan Temizlik San. Tic. Ltd. Şti.’nin temyiz isteminin reddine karar verilmiş ise de, muhtıranın usule uygun olmadığının ve Dairemiz geri çevirme kararı gereğince usul ve kanuna uygun olarak tebliğ edilen muhtıra sonrasında, anılan davalı tarafından temyiz harç ve giderlerinin kanuni süresi içerisinde yatırıldığının anlaşılması karşısında, ek karara yönelik temyiz isteminin kabulü ile 26.02.2014 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verildi. Dava dosyası için Tetkik Hakimi G.. Y.. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili sendika ile davalı Sağlık Bakanlığına bağlı Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi işyerinde ihale ile vasıfsız veri hazırlama ve vasıflı tıbbi kayıt hizmetlerini alan P.. Parlayan Temizlik San. Tic. Ltd. Şti. arasında Yüksek Hakem Kurulu’nun 02.11.2011 tarihli ve 2011/106 esas, 2011/138 karar sayılı kararı ile 01.05.2011 tarihinden geçerli yirmi ay süreli toplu iş sözleşmesi imzalandığını, daha sonra aynı işyerinde 01.01.2012 tarihinden itibaren hizmet ihalesini M.. Temizlik Hizmetleri San. Tic. A.Ş.’nin aldığını, toplu iş sözleşmesinin 11. maddesinde üyelik aidatlarının ne zaman ve ne şekilde gönderileceğinin düzenlendiğini, davalıların 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve toplu iş sözleşmesi düzenlemeleri gereğince aidat kesme ve bunu davacı sendikaya gönderme yükümlüğünü yerine getirmediklerini ileri sürerek 01.05.2011 ilâ dava tarihi arasındaki dönem yönünden hesaplanacak sendika üyelik aidatı alacağının, her bir aya ait ödemenin yapılması gereken bir sonraki ayın 30. gününden itibaren bankalarca işletme kredilerine uygulanacak en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık vekili, zamanaşımı ve husumet itirazları olduğunu, davalı idarenin ihale makamı olduğunu, sorumluluğun işverende olduğunu, hizmet alım sözleşmelerinde de her türlü sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu, sendika aidat alacağının işçilik alacağı olmadığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının, 24.11.2011 tarihli yazısı ile üyelik aidatlarını talep ettiğini, ancak 2821 sayılı Kanun gereğince, Sendikanın yazılı talebi ve aidatı kesilecek işçilerin listesinin verilmesinden itibaren işverenin sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin 31.12.2011 tarihi itibariyle de hizmet alım sözleşmesinin sona erdiğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, davanın kabulü ile belirlenen aidat alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dava, 6356 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile mülga 2821 sayılı Kanun’un 61. maddesi kapsamında, sendika üyelik aidatı alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
6356 sayılı Kanun’un 18. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Üyelik ve dayanışma aidatları, yetkili işçi sendikasının işverene yazılı başvurusu üzerine, işçinin ücretinden kesilmek suretiyle ilgili sendikaya ödenir.” Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de “Yukarıdaki hükümlere göre ödenmesi gereken aidatı kesmeyen veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili işçi sendikasına ödemeyen işveren, bildirim şartı aranmaksızın aidat miktarını bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödemekle yükümlüdür.”
Mülga 2821 sayılı Kanun’un 61. maddesinin birinci fıkrasına göre ise “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise “Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.”
Belirtilen kanuni düzenlemelere göre, bir işyerinde veya işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için yetki belgesi alan işçi sendikasının, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini ve sendika tüzüğüne göre üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını işverene bildirmesi ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilmesini ve sendikaya ödenmesini istemesi gerekir.
Bu açıklamalar ve kanuni düzenlemeler ışığında, davalıların temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Öncelikle sendika üyelik aidatı alacaklarından davalı idarenin sorumlu olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren- alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” denilmektedir.
Görüldüğü üzere, asıl işveren sadece alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak ve alt işverenlik ilişkisi süresince İş Kanunu’ndan, iş sözleşmesi ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur. Aidat borcu ise işçiler ile sendika arasındaki ilişkiden kaynaklanan ve sendika üyesi olan ya da dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerin sendikaya ödemek zorunda oldukları bir bedeldir. Aidat borcu bakımından işverenin sorumluluğu sadece aidatı işçilerin ücretlerinden keserek bunun sendikaya ödenmesinden ibarettir. Bu sorumluluk ise toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işverene yani alt işverene aittir. Asıl işverenin sorumluluğu alt işverenin işçilerine karşı kanun gereği bir sorumluluk olup, aidat borcu bakımından asıl işverenin sorumluluğundan söz edilemez.
Bu itibarla, asıl işveren konumunda olan davalı Sağlık Bakanlığı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-Dosya içeriğinden, davalı alt işveren P.. Parlayan Temizlik San. Tic. Ltd. Şti.’nin, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi işyerinde, 01.11.2009 ilâ 31.12.2011 tarihleri arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi kapsamında faaliyet gösterdiği, ihale süresinin bitimi ile alt işverenin değiştiği ve işçilerin yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu cümleden olarak, inceleme konusu davada, toplu iş sözleşmesi sona ermeden alt işverenler arası işyeri devri nedeniyle, davalı alt işverenin yerini dava dışı bir başka alt işveren almıştır.
6356 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasına göre “Toplu iş sözleşmesine taraf olan sendikanın tüzel kişiliğinin sona ermesi, faaliyetinin durdurulması, işçi sendikasının yetkiyi kaybetmesi ve toplu iş sözleşmesinin uygulandığı işyerlerinde işverenin veya işyerinin girdiği işkolunun değişmesi toplu iş sözleşmesini sona erdirmez.” Yine mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 8. maddesi de aynı doğrultudadır.
Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre, davalı alt işverenin aidat borcundan sorumluluğu devir tarihine kadardır. Alt işverenler arası işyeri devrinin gerçekleştiği tarihten sonraki aidat borçlarından ise devralan alt işveren sorumludur. Nitekim, aidatın ücretten kesilen bir tutar olduğu hususu da dikkate alındığında, devreden işveren açısından devir tarihinden sonra ücret ödeme borcundan söz edilemeyeceğinden aidat kesme yükümlüğünden de bahsedilemez.
Öte yandan, somut olayda, davacı sendika tarafından, aidat kesintisi talebini içeren yazı ve üye listesi ise, davalı alt işveren şirkete 25.11.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, işverenin aidat kesintisi yapma ve ödeme borcundan söz edilebilmesi için, yetki belgesine konu işyeri veya işletmede çalışan üyesi işçilerin listesini ve bu listeye göre üyelik aidatının kesilmesini ve sendikaya ödenmesini istemesi gerekir. Şu halde, davalı şirketin aidat kesintisi yapma ve ödeme yükümlülüğünün, bildirimin yapıldığı, 25.11.2011 tarihinde başlayacağı tartışmasızdır.
Bütün bu açıklamalar karşısında, davalı alt işverenin, 25.11.2011 tarihi ile 31.12.2011 tarihleri arasında tahakkuk eden ve ödenmesi gereken üyelik ve dayanışma aidatı bedellerinden sorumlu tutulması ve bu esaslara göre belirlenecek tutarın tahsiline karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.