Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/25441 E. 2014/27296 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/25441
KARAR NO : 2014/27296
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : İzmir 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2013
NUMARASI : 2011/737-2013/135

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi işyerinde çalıştığını ve emekli olduğunu, müvekkilinin çalıştığı sürece alt işverenler değişse bile çalışmasının kesintisiz olarak aynı işyerinde sürdüğünü ancak kıdem tazminatının ödenmediğini belirterek tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkilinin ihale makamı olduğunu ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının şartları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan iş kanunlarında düzenlenmiştir.
Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi hükmü uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir.
1475 sayılı Kanun’un 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır.
İnceleme konusu davada, mahkemece, davacının aralıklı çalışması bulunduğu, buna göre her arada zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı kabul edilerek, dava tarihine göre 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu çalışmalar dışlanarak belirlenen kıdem tazminatı alacağı hüküm altına alınmış ise de, karar, dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Dosya içeriğinden, sigortalı hizmet döküm cetveline göre, davacının 01.03.1994 tarihinden itibaren alt işverenler nezdinde davalı yanında çalıştığı, bir başka işveren yanında çalışmasının bulunmadığı ve iş sözleşmesinin 27.02.2004 tarihinde davacı tarafından emeklilik sebebiyle feshedildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, tanıklar da, davacının çalışmasının kesintisiz olduğunu beyan etmişlerdir. Şu halde, davacının çalışmasının kesintisiz olduğu ve fesih tarihine göre talebinin zamanaşımına uğramadığı tartışmasızdır. Mahkemece, davacının çalışmasının kesintisiz olduğu kabul edilerek, yukarıda belirtilen çalışma süresinin tamamına ilişkin olarak hesaplanacak kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği 1475 sayılı Kanun’un 14/11. maddesinde öngörülmüştür. O halde faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde 1475 sayılı Kanun’un 14/3. maddesine göre işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarih olmalıdır.
Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için de faiz başlangıcı olmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin başladığı tarihtir.
Somut olayda, davacı tarafından iş sözleşmesi emeklilik sebebiyle feshedilmiş olmakla beraber, davacı tarafından, emeklilik belgesinin işverene bildirildiği ispatlanamamıştır. Şu halde, hüküm altına alınan kıdem tazminatı alacağının tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.