Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/25341 E. 2014/27304 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/25341
KARAR NO : 2014/27304
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/06/2014
NUMARASI : 2014/58-2014/522

Hüküm süresi içinde davalı T.. K.. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan feshedildiğini, davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne izafeten T.. K.. işverenliğindeki işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı kurum vekili, davacı ile arasında sözleşme bulunmadığını, ihale makamı olduğunu, yüklenici firmalarla herhangi bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın öncelikle husumet yönünden, yerinde görülmez ise esas yönünden reddini savunmuştur.
Davalı şirket vekili, davalı şirketin 2013 yılı Aralık ayında ihaleyi kazanamaması sebebiyle işin sona ermesi gerekçesine dayanarak davacıyı 31.12.2013 tarihinde işten çıkardıklarını, işyeri devri sebebiyle son alt işverenin tüm işçilik alacaklarından tek başına sorumlu olacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin ve yazılı bir bildirimde bulunulmaksızın, dolayısıyla şekil şartlarına aykırı olarak feshedildiği, davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı gerekçesiyle davacının asıl işverene işe iadesine, işe alınmaması halinde ödenecek tazminatlardan ve boşta kalan süre ücretinden davalı kurumun sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:               
Taraflar arasında temel uyuşmazlık davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise, asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımdan yola çıkıldığında asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurları, iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekir. Alt işverene yardımcı iş, ya da asıl işin bir bölümü, ancak teknolojik sebeplerle uzmanlık gereken işin varlığı halinde verilebilecektir. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisini sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada olması gerektiği belirtilmelidir. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında tamamen aynı biçimde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu kararlılığı ortaya koymaktadır.
Somut olayda; davacının 01.08.2006-31.12.2013 tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı ile hizmet alım sözleşmesi yapan kurumlarda ve en son T.. K..’nun hizmet alım sözleşmesi yaptığı diğer davalı Marmara Temizlik Hizmetleri Anonim Şirketinde veri hazırlama kontrol elemanı olarak çalışmıştır. Davalı Marmara Temizlik Hizmetleri Anonim Şirketi ile Sağlık Bakanlığı-T.. K.. arasında imzalanmış hizmet alım sözleşmesine göre yapılacak iş, veri hazırlama ve kontrol işletmenliği donanım ve yazılım destek personeli hizmeti işidir. Davalılar arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun şekilde kurulduğu, muvazaaya dayanmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davacının iş sözleşmesinin yazılı fesih bildirimi yapılmadan 4857 sayılı İş Kanunu 19. maddesindeki şekle aykırı olarak feshedildiği sabittir. Bu sebeple davacı davalı şirkete ait işyerine iade edilmeli, mali sonuçlardan ise davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmelidir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE VE DAVACININ DAVALI MARMARA TEMİZLİK HİZMETLERİ ANONİM ŞİRKETİNE AİT İŞYERİNDEKİ İŞİNE İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 31,70 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, kesin olarak, oybirliğiyle 13.10.2014 tarihinde karar verildi.