Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/2418 E. 2014/2468 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2418
KARAR NO : 2014/2468
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2013
NUMARASI : 2013/386-2013/1040

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin 2001 yılında, yazılım faaliyetleri, AR-GE faaliyetleri ve destek-operasyonel hizmetler şeklinde üç başlıkta toplanan faaliyetler yürütmek üzere kurulduğunu, işletmesel karar alarak telefonda/yerinde teknik destek, arıza giderme, sistem operasyonlarını izleme olan destek ve operasyonel hizmetleri vermekten vazgeçerek sadece yazılım hizmetleri ve Ar-Ge hizmetleri verme kararı ile yeniden yapılanmaya gittiğini bu kapsamda Ankara Merkez, İstanbul şube iken Ankara’daki merkezin kapatılarak merkezin İstanbul’a taşınacağına karar verildiğini ve reorganizasyonun gerçekleşmesi için 27.02.2013 tarihli Yönetim Kurulu kararı alındığını, kararın ilk maddesine göre organizasyon yapısının yeniden düzenlenme zorunluluğu olduğunu, Ankara’daki merkezin kapatılarak İstanbul’a nakledildiğini, hizmet alanının daralması sebebi ile norm kadro sayısının altı yüz elliden dört yüz seksene indirildiğini, bunun sonucu olarak mümkün olan en az sayıda işçinin iş sözleşmesinin feshedildiğini, fesihten önce ve sonra davacının pozisyonuna herhangi bir işçi alımı yapılmadığını, yeniden yapılanma sebebi ile davacının hizmetinden yararlanabilecek birimleri kalmadığını, ihtiyaç duyulmayan ve işverene faydası olmayan işgücünün şirkette tutulmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davalı işverenin fesihten sonra yeni personel alımı yaptığı ve feshin son çare olması ilkesine uygun hareket edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalı şirketin 27.02.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile organizasyon yapısında değişikliğe gittiği, şirket merkezinin İstanbul iline taşınması ve Ankara Şubesinin kapatılacak olması nedeniyle şirket faaliyetine giren arıza giderme, destek ve operasyonel hizmetlerini vermekten vazgeçtiği, alınan karar sonrası şirketin insan kaynakları bölümü ve mali ve idari işler bölümlerinin birleştirildiği, şirket norm kadro sayısının altı yüz elliden dört yüz seksene indirildiği, karara esas teşkil eden bilirkişi raporunda davalının işyerine yeni işçi alımı yaptığının tespit edildiği, ancak fesihten sonra işe alınan personellerin işe alındıkları birimleri ve eğitim durumlarını gösteren listeye göre bu işçilerin davacının görev yaptığı insan kaynakları bölümü dışında, şirketin diğer bölümlerinde çalıştırılmak üzere istihdam edildiği ve mühendislik formasyonuna sahip oldukları anlaşılmaktadır. Davalı işveren davacının işçinin çalıştığı bölüme yeni işçi almayarak işletmesel kararı tutarlı şekilde uygulamıştır. Mevcut olgulara göre mahkemece alınan bilirkişi raporu ve varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Fesihten sonra davalı işyerine alınan işçilerin görev yerleri itibariyle hiçbirisi davacının çalıştığı insan kaynakları bölümünde çalışmadığı değerlendirildiğinde sözkonusu işçi alımlarının fesih gerekçesi ile çelişmediği açıktır. Fesih geçerli nedene dayanmaktadır. Mahkemece işe iade isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 25,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili .
ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 17.02.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın onanması gerekir görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum. 17.02.2014