Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/23240 E. 2014/33912 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23240
KARAR NO : 2014/33912
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2011/946-2013/256

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; müvekkilinin davalı işyerinde 1993-29.09.2011 tarihleri arasında aylık net “2.700,00” TL ücretle elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, fazla çalışma yapmak istememesi sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiğini belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bir kısım işçilik alacakları ve tazminatlarının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, işe giriş tarihinin 26.04.1994 olduğunu, istifa ederek işten ayrıldığını, son ay brüt ücretinin 1.200,00 TL olduğunu, yıllık ve haftalık izinlerini kullandığını, resmi tatillerde ve dini bayramlarda işyerinde çalışma olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak davacının kıdem ve ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai, yıllık ücretli izin, genel tatil ücreti alacaklarının kısmen kabulü ile hafta tatil alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı sebebe dayalı olarak feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin dördüncü fıkrasında, ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 24. maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır.
Davacının 26.04.1194-29.09.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde elektrik teknisyeni olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın davalı tarafından 29.09.2011 tarihinde feshedildiğini ileri sürdüğü, davalı işverenliğinse davacının 30.09.2011 günü ve sonrasında mazeretsiz olarak işe gelmediğini, ihtarname göndermelerine rağmen işe başlamadığını bu sebeple davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanun’un 25. maddesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini savunduğu, mahkemece işverenin “çalışmayacaksan istifa edeceksin” demesi üzerine baskı ile istifa dilekçesinin verildiği, bu açıdan davalı tarafça haksız olarak feshedildiği değerlendirilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda mahkemece dinlenen tanıkların, davacının başka bir iş ile meşgulken fazla mesai suretiyle de ek bir verilmesi üzerine kabul etmemesi sonucu işverenin “çalışmayacaksan istifa et” dediğini belirttiği, bunun üzerine davacı işçinin istifa dilekçesi yazdığı, ardından da ihtarname keşide ederek davalıdan işçilik alacaklarını talep ettiği, yapılan yargılama sonunda davacının ücret alacaklarına hükmedilmesine göre tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının esas iradesinin iş sözleşmesini fazla mesai yaptığı halde ücretinin ödenmediği ve yine fazla mesaiye zorlandığı gerekçesi ile haklı sebeple feshetmek olduğu anlaşılmış olup, mahkemece ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
2-Davacı alacaklarının 04.10.2011 tarihli noter ihtarının tebliğinden itibaren yedi gün içinde ödenmesini ve açtığı davada da faizin bu temerrüt tarihinden itibaren işletilmesini talep etmiştir. İhtarname davalı tarafa hangi tarihte tebliğ edildiğine dair bir belge dosya içerisinde mevcut değildir. Bu husus saptandıktan sonra belgenin davalıya tebliğinden itibaren yedi gün sonra yani temerrüt tarihinden itibaren alacaklara faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.