Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/22904 E. 2014/26717 K. 01.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22904
KARAR NO : 2014/26717
KARAR TARİHİ : 01.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/07/2013
NUMARASI : 2011/1254-2013/974

Hüküm süresi içinde davalı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davalı Başbakanlık ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna ait Çubuk ilçesinde bulunan Süleyman Demirel Huzur Evindeki yaşlı bakım hizmetinin alt işverenlere ihale ile verildiğini, müvekkilinin, hizmet alım sözleşmeleri kapsamında 27.06.2006’da çalışmaya başladığını, son alt işverenin diğer davalı Mars Sosyal Hizmetler Özel Sağlık Ltd. Şti. olduğunu, iş sözleşmesinin herhangi bir yazılı bildirim yapılmadan haksız olarak feshedildiğini, davalılar arasında 4857 sayılı Kanun’un 2/6. maddesi gereğince asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek feshin geçersizliğine, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı Bakanlık vekili, kuruma bağlı huzur evinde temizlik ve bakım işlerinin ihale ile yüklenici firmalara yaptırıldığını, davacının müvekkili kurumun değil, yüklenici firmanın işçisi olması sebebiyle müvekkilinin davada davalı sıfatı bulunmadığını, 26.09.2011’de yaşlı bir misafirin vefatı ile sonuçlanan olayda, davacının, altı saat boyunca yaşlıyı ve odasını kontrol etmeyerek ihmalde bulunduğunu ve asli görevini aksattığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Mars Sosyal Hizmetler Özel Sağlık Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının gece hangi aralıklarla yaşlı odalarına ve diğer görev alanlarına giderek periyodik kontroller yapması ile ilgili yazılı bir görevlendirme bulunmadığı gibi Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığının 30.01.2012 tarih ve 2011/2163 Soruşturma 2012/215 K no’lu kararında maktül Rıza Yıldırım’ın yaşlı bakım evinde ölümü sebebiyle başka şahıslara atfı kabil kusur ve tesir bulunmadığı ortada suç ve suçlu da olmadığı gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19/1. maddesine göre, işveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorunda olduğu, davacıya sözleşmenin feshi hususunda yazılı bir bildirim yapılmadığı, gerekçesiyle davanın kabulüne ve feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işverenin yaptığı feshin haklı sebebe dayanıp, dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriğine göre, davacının davalı Bakanlığa ait Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde yaşlı bakım işini ( temizlik ve bakım ) ihale ile alan firmalarda bakım elemanı (hasta bakıcılığı) olarak 27.01.2006 tarihinden itibaren çalıştığı, iş sözleşmesinin 26.09.2011 tarihinde yaşlı bakım evinde bulunan bir şahsın vefat ettiği, davacının altı saat boyunca şahsı ve odasını kontrol etmeyerek ihmalde bulunduğu ve asli görevini aksattığı gerekçesiyle feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda dosyadaki deliller kapsamından, 26.09.2011 tarihinde yaşlı bakım evinde kalan yaşlı Rıza Yıldırım balkondan düşerek hayatını kaybettiği, olayın meydana geldiği tarihte davacının gece bakıcısı olarak görevli olduğu, savcılık tarafından yürütülen soruşturma aşamasında alınan ifadesinde olay günü en son saat 23.45 sıralarında yaşlı odalarını kontrol ettiğini, ertesi gün sabah saat 05.30 sıralarında yaşlı Rıza Yıldırım’ın vefat ettiğini öğrendiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca gece bakıcısı olarak çalışan davacının çalıştığı yer ve yaptığı iş dikkate alındığında yaklaşık altı saat yani sabaha kadar yaşlıları hiç kontrol etmemesi iş sözleşmesinin feshi için geçerli sebep teşkil etmektedir. Ayrıca davalı taraf iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunmaktadır. Haklı fesih halinde 4857 sayılı Kanun’un 19. maddesindeki şekil şartlarına uyma zorunluluğu olmadığından fesih yönünden usuli bir eksiklik bulunmamaktadır. Tüm bu hususlar gözetilerek feshin geçerli sebebe dayandığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü hatalıdır.
Açıklanan sebeplerle feshin geçerli olduğunun kabulü ile 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 295,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 01.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.