Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/22649 E. 2014/34688 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22649
KARAR NO : 2014/34688
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2012/190-2013/197

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kesinleşen işe iade kararı üzerine kanuni süresi içinde işverene başvurduğunu, işe iade başvurusunun işverence kabul edilmemesi üzerine iş sözleşmesinin işe başlatılmama tarihinde feshedilmiş sayıldığını, davacıya daha önce kıdem tazminatı ödenmiş olmakla birlikte, boşta geçen dört aylık sürenin davacının hizmet süresine ilave edilerek ve işe başlatmama tarihinde geçerli olan kıdem tazminatı tavanına göre belirlenecek kıdem tazminatı miktarı ile geçersiz fesih sonrası ödenen miktar arasındaki farkın davacıya ödenmesi gerektiğini, ayrıca işe başlatmama tarihinde iş sözleşmesi feshedilmiş olduğundan davacıya fesih tarihinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinin 29. maddesi uyarınca yirmi haftalık ihbar tazminatının da ödenmesi gerektiği ileri sürerek, fark kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı ve izin alacağını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacıya fesihte kıdem tazminatının ödendiğini ve yazılı fesih bildirimi ile yirmi haftalık ihbar süresi tanındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.İhbar süreleri ve ihbar tazminatı yönlerinden taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
Bildirim sürelerine ilişkin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesindeki kurallar nispi emredici niteliktedir. Taraflarca bildirim süreleri ortadan kaldırılamaz ya da azaltılamaz. Ancak, sürelerin sözleşme ile arttırılabileceği Kanunda düzenlenmiştir.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin Kanun’un 24. ve 25. madde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve Kanun’un 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedenine rağmen işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.
İhbar tazminatının miktarı “bildirim süresine ait ücret” olarak Kanunda belirlenmiştir. Buna göre ihbar tazminatı, kanundan doğan götürü tazminat olarak nitelendirilebilir. Bu niteliği itibarıyla B.K. 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
İşçiye bildirim süresi içinde yeni iş arama izninin kullandırılmamış olması, tanınan ihbar önelinin geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz.
İhbar tazminatının hesabında Kanunun 32. maddesinde yazılı olan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler de dikkate alınır. Ücret dışında kalan parasal hakların bir yılda yapılan ödemeler toplamının 365’ e bölünmesi suretiyle bir günlük ücrete eklenmesi gereken tutar belirlenir.
Somut olayda, 24.06.2009 tarihli işverenlik yazısında “….Emeklilik sürenizi doldurduğunuz anlaşıldığından, Toplu İş Sözleşmesinin 29. maddesi gereğince 20 haftalık ihbar süresi doğrultusunda 13 Kasım 2009 tarihi itibari ile emeklilik işlemleriniz başlatılacaktır…. ” şeklinde açıklamaya yer verildiği, söz konusu yazı ilgi tutularak 26.06.2009 tarihinde davacı işçiye yapılan bildirimde ise, “24.06.2009 tarihli yazı ile 13.11.2009’da emeklilik işlemleriniz başlatılacağından dolayı bu yazı tarafınıza bilgilendirme amacı ile sunulmuştur” denildiği, davacı işçinin bu yazıyı 26.06.2009 tarihinde ihtirazı kayıtla imzaladığı ve 13.11.2009 tarihine kadar çalıştırıldığı anlaşılmaktadır. İhbar süresinin bildirildiği 26.06.2009 tarihi ile işçinin çıkışının yapıldığı 13.11.2009 tarihleri arasında yirmi haftalık süre bulunmakta olup, ihbar süresinin usulüne uygun olarak kullandırıldığının kabulü gerekir. Usulüne uygun olarak ihbar süresi kullandırılan işçi ihbar tazminatı talep edemeyeceğinden; ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.