Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/21396 E. 2014/23102 K. 08.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21396
KARAR NO : 2014/23102
KARAR TARİHİ : 08.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/01/2013
NUMARASI : 2011/1051-2013/5

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının ücretinin miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun’un 8. ve 37. maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de gözardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dişiliği önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda kanuni güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma şartlarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı net 2.273,00 TL ücretle çalıştığını iddia etmiştir. Davalı ise davacının asgari ücretle çalıştığını belirtmiştir. Mahkemece yapılan emsal ücret araştırmasında Oleyis sendikasından gelen yazı cevabında davacının 1.500,00 – 1.750,00 TL arası ücretle çalışabileceği belirtilmiş. Ankara Ticaret Odasınca gelen yazı cevabında ise davacının asgari ücretle çalışabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı, dosyaya Denizbank’a verildiği anlaşılan Eylül 2010 bordrosunu sunmuş, sözkonusu bordroya göre davacının net 2.273,81 TL ücret aldığı hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul edilmiş, mahkemece sözkonusu ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Uygulamada bu tür belgelerin bankadan kredi kartı veya kredi almak için düzenlediği ve bu sebeple verildiği bilenen bir gerçektir. Davalı tarafından sunulan bordrolarda ve sosyal güvenlik kurumu kayıtlarında davacının ücretinin asgari ücret olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının iddiası gibi ücret aldığının kabul edildiği, taraflara arasında ücret konusunda uyuşmazlık bulunduğu, emsal ücret bildirimleri ve dosyaya sunulan bordrolar arasındada çelişkiler bulunduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarındaki hizmet süresi ve eğitim durumu dikkate alınarak, iki emsal ücret arasındaki fark ve davacı ve davalı iddiaları birlikte değerlendirilerek, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, sahip olduğu mesleki yetkinlik belgesi ve eğitim durumu bildirilerek sendika, meslek odaları, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yanlış olmuştur.
3-Taraflar arasında davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla mesai yaptığını ispat yükü işçiye, çalışma olgusunun ispatlanması halinde ücretlerinin ödendiğini ispat yükü ise işverene düşmektedir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların şahit beyanlarıyla sonuca gidilmesi gerekir.Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalarda bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa. işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille sözkonusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda davacının haftalık yirmiikibuçuk saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti tespit edilmiştir. Davacı şahidi olarak dinlenen ve davacı ile aynı işyerinde çalışan A.. T..ya ait mahkemenin 2011/1052 esas 2012/1127 karar sayılı dosyasında fazla çalışma süresi haftalık yirmibir saat kabul edilerek fazla çalışma ücreti tespit edilmiş, söz konusu hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 04/11/2013 tarih 2013/12411 esas ve 2013/18263 karar nolu ilamıyla onanmıştır. Emsal dosya dikkate alınarak fazla çalışma süresinin haftalık yirmibir saat kabul edilmesi gerekirken , haftalık yirmiikibuçuk saat üzerinden fazla çalışma süresi tespit eden bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı olmuştur.
4-İşverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmesi durumunda istekle bağlı olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Bunun dışında dava ve ıslah/ek dava tarihlerinden itibaren talep edilen miktarlarla sınırlı olarak faize karar verilmelidir.
Kabule göre somut olayda davacı, davalıyı Ankara 20. Noterliğin 13.09.2011 tarih 15612 yevmiye nolu ihtarı ile temerrüte düşürmüştür. Miktar içeren ihtarnamede davalı fazla çalışma alacağı yönünden 20.000,00 TL için temerrüde düşürülmüş olup, bilirkişi tarafından hesaplanan miktar üzerinden yapılan indirim neticesinde mahkemece kabul edilen 37.065,50 TL için temerrüt tarihinin 23.09.2011 tarihi kabul edilmesi ve tüm fazla çalışma alacağı yönünden faize bu tarihden itibaren hükmedilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.09.2014 gününde oybirliği karar verildi.