Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/21231 E. 2014/34687 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21231
KARAR NO : 2014/34687
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : İzmir 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2013
NUMARASI : 2011/646-2013/260

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, fazla çalışma, hafta ve genel tatili ücretlerinin ödenmediğini, ayrıca yıllık ücretli izinlerinin tam olarak verilmediğini, bunun yanında 18.10.2010 günü yapılan baskı ve alacaklarının tam olarak verilip iş bulunacağı vaadi üzerine kendi isteği ile işten ayrıldığına, tüm hak ve alacaklarını aldığına ve hiçbir alacağının kalmadığına ilişkin belgeyi imzaladığını, ancak hiçbir hak ve alacağını alamadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 18.10.2010 tarihinde istifa ederek iş sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini ve ibraname imzalayarak işvereni ibra ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin iş sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği ve feshin haklı olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; davacı işçi fazla çalışma, hafta ve genel tatili ücretlerinin ödenmediğini, ayrıca yıllık ücretli izinlerinin tam olarak verilmediğini, bunun yanında 18.10.2010 günü yapılan baskı ve alacaklarının tam olarak verilip iş bulunacağı vaadi üzerine kendi isteği ile işten ayrıldığına, tüm hak ve alacaklarını aldığına ve hiçbir alacağının kalmadığına ilişkin belgeyi imzaladığını ileri sürerken; davalı işveren, davacının 18.10.2010 tarihinde istifa ederek iş sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini savunmuştur. Dosya içerisindeki 18/10/2010 tarihli davacı tarafından yazılıp imzalanarak işverene verilen istifa dilekçesinde, “Çalışmakta olduğum şirketimden 18.10.2010 tarihinde istifa ederek kendim işyerinden ayrılıyorum” yazdığı anlaşılmaktadır. Söz konusu istifa dilekçesinin irade fesadı ile alındığı işçi tarafından yöntemince ispatlanamadığına göre; haklı bir sebep yokken istifa eden işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Dosya içerisindeki ibranamelerin düzenlenme tarihleri dikkate alındığında, 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte iken düzenlenen ibranamelerin geçerliliği hususunda bu Kanun hükümleri gereğince değerlendirme yapılması gerekecektir. İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez. Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorununu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi uygulanmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede irade fesadı haller ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
Dosya içeriğine göre; fesihten sonra düzenlendiği anlaşılan ibranamelerin içerdikleri miktar itibari ile makbuz hükmünde sayılmalarında ve ibranamelerde yer alan tutarların mahsup edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak ibranamelerde miktar belirtilmeksizin fazla çalışma , hafta tatili ve genel tatil alacakları ismen sayıldığına ve ibranamenin irade fesadı halinde alındığı usulüne uygun olarak ispatlanamadığına göre; davacı duruşmaya davet edilerek ibranamelerdeki imzalar davacıya gösterilmeli ve ibranamelere karşı diyecekleri sorularak, ibranamelerdeki imzaların davacı işçiye ait olduğunun anlaşılması halinde, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının reddine karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.