Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/21110 E. 2014/28306 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21110
KARAR NO : 2014/28306
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2013/475-2013/1264

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli ve haklı sebep olmadan, hiçbir gerekçe gösterilmeden davalı işveren tarafından feshedildiğini ve aylık net 2.000,00 TL ücretle çalıştığını, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının askerlik hizmetini yapmak için davalı işyerinden ayrıldığını, tüm haklarının eksiksiz ödendiğini, vasıfsız işçi olması sebebi ile aylık ücretinin iddia edilenden düşük olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iş sözleşmesinin askerlik sebebi ile sona erdiği kabul edilerek ihbar tazminatı talebinin reddine, diğer işçilik alacaklarının bilirkişi hesaplamaları doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 05.02.2013 tarihli 2012/12318 esas ve 2013/1956 karar sayılı kararıyla, somut olayda dosya içeriğinden davacının emsal ücreti araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Davacı işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirilip gerekirse dava konusu tazminat ve alacaklar yönünden yeniden hesaplama yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olmuştur gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının ücretinin miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun’un 8. ve 37. maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma şartlarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı net 2.000,00 TL ücretle çalıştığını iddia etmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan emsal ücret araştırmasında yol iş sendikasından gelen yazı cevabında sendikalı işçinin günlük ücreti bildirilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sendikalı işçinin emsal ücreti üzerinden hesaplama yapılmıştır. Mahkemece söz konusu ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Mahkemece, sendikalı işçi için bildirilen ücret üzerinden hesaplama yapıldığı, davacının sendikalı işçi olmadığı, emsal ücret bildirimi ve dosyaya sunulan beyanlar arasındada çelişkiler bulunduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarındaki hizmet süresi ve eğitim durumu dikkate alınarak, davacı ve davalı iddiaları birlikte değerlendirilerek, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, sahip olduğu mesleki yetkinlik belgesi ve eğitim durumu bildirilerek sendika, meslek odaları, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yanlış olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.