Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/20907 E. 2014/24607 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20907
KARAR NO : 2014/24607
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

MAHKEMESİ : İzmir 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2014
NUMARASI : 2013/170-2014/349

Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının iş sözleşmesinin feshinin haklı sebeple yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
Mahkemece, şirketin zarara uğratıldığı ya da işverenin güveninin kötüye kullanıldığına dair fesih sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işverence haklı sebebe dayalı olarak feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/11. maddesinde ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri sayılmış, bu haller ve benzerlerinde iş sözleşmesinin işverence haklı sebebe dayalı olarak feshedilebileceği düzenlenmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının 01.02.2005 – 08.03.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde satış müdürü olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin, davacının doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan davranışlar sergilediği gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun’un 25/II-e maddesine dayalı olarak haklı sebep belirtilerek feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, şirkette ikinci el sorumlusu olarak çalışan E.. Ö… isimli şahsın 2012 Ekim-2013 Mart dönemi arasında takasa verilen onbeş araçla ilgili olarak usulsüz işlemler yaptığı, elde edilen paranın şirket hesabı yerine zimmetine geçirdiği anlaşılmaktadır.
Şirket organizasyon şeması incelendiğinde, davacının E.. Ö… ‘in üstü olduğu ve bu şahsın, yaptığı işlemlerden dolayı davacıya bağlı olduğu anlaşılmaktadır. E.. Ö… ‘in haksız kazanç elde etmekte kullandığı sipariş teyit formu ile devamında düzenlenen vergi onay formunun davacının onayından geçtiği, davacının takas işlemleri denetlemesi halinde usulsüzlüğün tespit edilebileceği anlaşılmaktadır. Diğer yöneticilerin de zararın oluşumunda pay sahibi olduğu savunulmuş ise de bu durumun tek başına davacıyı sorumluluktan kurtarmayacağı açıktır.
Hal böyle olunca davacının görevini gereği gibi yerine getirmeyerek, gözetim ve denetimi altındaki astının işlemlerini denetleme hususunda zafiyet göstermek suretiyle işçinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı olup, feshin haklı sebebe dayandığı kabul edilmelidir. Bu gerekçe ile davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle. 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle:
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 180,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 22.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.