Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/20040 E. 2014/28661 K. 22.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20040
KARAR NO : 2014/28661
KARAR TARİHİ : 22.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2014
NUMARASI : 2013/878-2014/420

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili; şirketin ekonomik olarak zor durumda olduğunu, bu sebeple çeşitli tedbirler aldığını, ancak tedbirlerin yetersiz kaldığını, 2013 yılı Ocak ayı sonu itibariyle 22 kişinin iş sözleşmesinin feshedildiğini,işten çıkarılan personelin iş yerinin ihtiyacını aşan ve çoğunlukla emekliliğe hak kazananlar olduğunu,bu şekilde hakkaniyetli bir uygulama yapıldığını, davacının da, çalıştığı gün sayısı bakımından emekliliğe hak kazanmış olduğunu, emeklilik yaşını beklediğini,iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şirketin zararda olduğu anlaşılmakta ise de,iş akdinin sona erdirilmesini müteakip iş yerinin Ankara’da bulunan iş yerine bir, İstanbul’da bulunan iş yerine ise beş işçi alındığı, davacının Ankara’da ya da İstanbul’da yeniden işe başlatılması yolunda davalının bir girişiminin bulunmadığı, buna göre, davacının iş akdinin mali gerekçelerle sona erdirildiği iddiasının yerinde olmadığı gibi, feshin son çare olma ilkesinede uyulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, kanuni süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davacının davalıya ait işyerinde 01.02.2006-23.05.2013 tarihleri arasında muhabir olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 21.05.2013 tarihli fesih bildirimi ile, “Gazetemiz yönetim kurulunun zorunlu ekonomik tedbirler bağlamında aldığı karar gereğince işin ve işletmenin gereklerinden kaynaklanan zorunlu nedenlerle 31.05.2013 tarihi itibariyle feshedildiği”, şirketin 2011, 2012 ve 2013 yıllarında zarar ettiği, şirketin Ankara işyerinden 2013 yılında fesih tarihine kadar dört işçinin çıkarıldığı, fesihten üç ay sonra bir işçinin işe alındığı, işe alınan işçi muhabir olduğu, İstanbul işyerinden 2013 yılında 20 işçinin çıkarıldığı, fesihten üç ay sonra beş işçinin işe alındığı, işe alınan işçiler içinde muhabirlerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, işverenin fesihten sonra yeni işçi alımları yaparak,fesih gerekçesiyle çelişkiye düştüğü ve feshin son çare olma ilkesine uymadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ekonomik krizin işvereni etkilediği, şirketin 2011,2012 ve 2013 yıllarında zarar ettiği, Ankara ve İstanbul işyerlerinden toplam yirmibeş işçinin işten çıkarıldığı, buna karşılık altı işçinin işe alındığı uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda, işten çıkarılan ve işe alınan işçi sayıları dikkate alındığında, fesihten sonra yeni işçi alınmasının fesih gerekçesine karşı çelişkili davranış yasağı kapsamında değerlendirelemeyeceği gibi bu nedenle feshin son çare olma ilkesine uyulmadığından da bahsedilemeyeceği ortadadır. Hal böyle olunca, davanın reddi yerine kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 22.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.