Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2014/19771 E. 2014/27300 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19771
KARAR NO : 2014/27300
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/05/2014
NUMARASI : 2014/282-2014/604

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı; davalı kurumda 23.06.1988 tarihinde iş sözleşmesi ile göreve başladığını, 15.04.1993 tarihli ikinci sözleşme ile yeniden göreve başladığını, Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyetinin kararı ile Türkiye Diyanet Vakfı Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesine naklen tayininin yapıldığını, mütevelli heyetinin 21.02.2013 tarihli kararı ve işletme müdürlüğünün 04.03.2013 tarihli yazısı ile emekliliğinin doldurduğundan bahisle 04.03.2013 tarihi mesai bitim itibariyle iş akdinin haksız olarak feshedildiğini belirterek iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının mesai saatlerine riayet etmemesi ve verilen görevleri kabul etmemesi ayrıca emeklilik talebinde bulunmuş olması nedeniyle tazminatının ödenerek iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalı kurum aleyhine açtığı alacak davası devam ederken emeklilik süresini doldurması sebebiyle 04.03.2013 tarihinde işveren tarafından yapılan iş sözleşmesinin feshi işleminin geçerli sebebe dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının işe iadesine, brüt sekiz aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatı belirlenmesine ve boşta geçen süre için dört aylık ücret ve diğer sosyal hakların davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda; dosya kapsamına göre, memur olarak çalışan davacının davalı işverenlikte yirmidört yıl sekiz ay onbir gün süresince çalıştığı, 21.02.2013 tarihli ve 1452/32 sayılı mütevelli heyeti kararına istinaden davacının iş sözleşmesinin, davalı Genel Müdürlüğe bağlı Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesince, “emekliliğini doldurduğu da göz önüne alınarak” ibareleriyle 04.03.2013 tarihi itibariyle feshedildiği anlaşılmaktadır.
İşverenin fesih bildirimi ile bağlı olması ilkesi dikkate alındığında, davalı tarafın yargılama aşamasında davacının davranışlarına yönelik olarak ileri sürdüğü fesih sebepleri ile bu yöndeki tanık anlatımlarına, fesih bildiriminde belirtilmemiş olması sebebiyle itibar edilemeyeceği kuşkusuzdur. Davalı işverence feshin geçerli nedene dayanmadığı kanaati ile mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş olması dosya içeriğine uygun olduğundan, davalının bu yöndeki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen işe başlatmama tazminatının belirlenmesinde davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının dikkat edilmemesi ve aynı maddenin üçüncü fıkrasının “Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.” şeklinde düzenlendiği, bu hükümle boşta geçen süre ücretine ilişkin üst sınırın belirlendiği gözetilmeksizin kanunun amir hükmü hilafına davacı lehine çalıştırılmadığı süre için dört aylık ücret ve diğer haklar tutarınca ödemeye hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın kabulü ile FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3-Davacının kanuni süresi içerisinde başvurmasına rağmen davalı işverence süresi içerisinde işe başlatmaması halinde ödemesi gereken tazminat miktarının, davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı dikkate alınarak takdiren davacının dört aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine ve davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine,
4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içerisinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine,
5-Harç peşin alındığından, alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 61,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 13.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.